3F; Futbol, Fado, Fiesta | Sema Tuğçe Dikici

Futbol

 

Türk ve dünya futbolundaki taraftarlık olgusu ve futbol ekonomisi üzerine akademik araştırmalar yapan spor yazarı Sema Tuğçe Dikici’nin 3. kitabı “3F; Futbol, Fado , Fiesta” okuyucularıyla buluştu.

Portekizli diktatör Salazar’ın deyimiyle ülkeyi 41 yıl tek başına yönetme başarısının formülünden esinlenerek isim verilen kitap, Türkiye’de ve dünyada taraftarlık olgusunu, tribün rekabetlerini siyasetin, tribünlerin ve sosyal bilimlerin bakış açısıyla inceliyor.

Birbirinden ilginç tribün ve taraftarlık hikayelerini konu eden kitapta, futbolun dünden bugüne geçirdiği sosyo-kültürel ve politik değişimler ele alınırken geleneksel taraftarlık anlayışının endüstriyel futbol tarafından ısrarla“seyircil iğe” veya “müşteriliğe” doğru değişime zorlandığı ele alınıyor..

3F NEDİR?

Portekizli diktatör Salazar’a ülkeyi 41 yıl tek başına nasıl yönettiğini sormuşlar. Hafif bir gülümseme ile  “Tres F” yani “3 F ile” diye yanıt vermiş; Fado (müzik), Fatima (din) ve Football (futbol). 3F’deki din unsurunun yerini zamanla Portekiz dışındaki coğrafyalar “Fiesta” yani eğlence unsuru ile yorumlamış.

Bir diktatörün ülkeyi yönettiği üç mekanizmadan biri olarak futbolu görmesi elbette ki tesadüf değil. Futbol, geçmişte de, bugün de ve kuvvetle muhtemel yarın da siyasetle iç içe olacak olgulardan biri. Gün geçtikçe özündeki değerlerden uzaklaşıp tamamen parasal odaklı bir yapıya dönüşse de bu yeni düzene direnen, ısrarla “müşteri” olmak istemeyen bir kitle var; o da “futbol taraftarları”.

TARAFTARLIK

Taraftar; futbol denen sihirli oyununun kültürel dinamizmi. Dünyanın her köşesinde sahnelenen renkli ve bol ışıklı show’unun tıpkı karanlıkta kalan izleyicileri misali çoğu zaman gözardı edilen yanı. Kimine göre oyunun daimi müşterisi, kimine göre baş belası. Mantıklı nedenlerle izah edilemeyecek enteresan bir cemaat türü. Çoğu zaman en fazla üzüleni, en duygusalı. Parayla ölçülemeyecek, sınanamayacak, rasyonel nedenlerle açıklanamayacak bir sevdanın daimi aşıkları. Ve aslında, futbolun gerçek sahipleri.Sosyal bilimlerin hala açıklamakta zorlandıkları bir kimlik “taraftarlık”. Bu duygunun yaşamadan anlaşılamayacak olduğuna inanların belki de en çok sevdiği cümle; Manchester United’ın efsane futbolcusu Eric Cantona’nın sözcükleri:

Eşini, siyasi görüşünü veya dinini değiştirebilirsin. Eğer bir futbol taraftarıysan, asla tuttuğun takımı değiştiremezsin.

KİTAPTAN BAZI SATIR BAŞLARI

Futbolun geçmişten bugüne uzanan yolculuğunda en ilginç tribün ve taraftarlık hikayelerinin, tarihsel rekabetlerin, siyasetin ve paranın eksenindeki değişimlerin anlatıldığı kitap birçok soruya da cevap arıyor;

Yunan takımları neden futbol maçlarında Türk Bayrağı yakıyor?

Mussolini, Hitler, Salazar gibi diktatörler neden dev stadyumlar inşaa ettirdiler?

İngiltere ile Arjantin, Hollanda ile Almanya milli maçları neden gerilimi yüksek maçlar?

Deportivo La Coruna’lı taraftarlara neden “Çılgın Türkler” deniliyor?

Tribünlerde rakip takımı ve hakemi aşağılama neden hep cinsiyetçilik üzerinden yapılıyor?

Kenan Evren zamanında Ankaragücü 1.Lig’e nasıl yükseltildi?

Futbol taraftarları neden “müşteri” olarak görülmelerine tepki gösteriyor?

Holiganizm ile Ultras hareketini neden birbirinden ayırmak gerekiyor?

Tribünlerde son yıllarda artan neo-faşist söylemin nedeni nedir?

Diyarbakırspor taraftarları Gaffar Okkan’ı neden çok sevdi?

Kasım ayında raflarda yer alan kitap 276 sayfa olup Sinemis Yayınları’ndan çıkmıştır.