Analiz | Rusya 1-1 İspanya (P. 4-3)

2018 FIFA Dünya Kupası son 16 maçında İspanya, ev sahibi Rusya ile karşılaştı. Maçta penaltılarla gülen taraf ev sahibi oldu. Maç öncesinde açık ara favori gösterilen İspanya çeyrek finale dahi kalamadı ve Almanya, Arjantin ve Portekiz gibi favori gösterilip elenen takımlar kervanına katıldı.

Maçı genel anlamda değerlendirecek olursak sonuç haricinde tahmin edildiği gibi geçti diyebiliriz. 120 dakika boyunca İspanya maçın kontrolünü elinde bulundurdu. Bu pas oyunu Barcelona’nın oyununa çok benziyor. Ancak temel bir farkı var; Barcelona pozisyon bulmakta ve gol atmakta sıkıntı yaşamıyor çünkü ilerideki hücumcu sayısı hayli fazla oluyor. Fakat İspanya bir türlü o oyuncuları bulamadı ya da var olan oyuncuları iyi kullanamadı. 2008’deki Torres’ten bu yana uç forvet bulmakta zorlandı. Hatta yanılmıyorsam 2010 Dünya Kupasın’da sahaya 4-6-0 gibi forvetsiz bir düzenle çıkmıştı. Bu turnuva öncesi Morata da tercih edilmeyince ileride sadece Costa ile sahaya çıkıldı. Bence böyle bir pas oyunu tercih ediliyorsa ceza sahasına girme becerisi yüksek olan, pozisyon geldiği an tereddüt etmeden kaleye yönelebilen oyuncular tercih edilmeliydi. Benim için bu kadroda ileri üçlü solda Aspas sağda Rodrigo uçta Costa olmalıydı. Asensio’yu belki birçok insan sahada görmek isteyebilir. Ancak siz de dikkat ettiyseniz sahadaki tecrübeli isimlerden dolayı sorumluluk almaktan kaçtı ve bekleneni veremedi. Hem Aspas hem de Rodrigo harika bir sezon geçirdiler. Maç boyu böyle bir şablonda oynayacağı belli olan Rusya’ya karşı daha çok hücumcu olmalıydı.

DİZİLİŞLER VE OYUNCU TERCİHLERİ

Rusya maça 3-4-3 düzeni ile sahaya çıktı. Yalnız üçlü olarak gözükmesi sizi yanıltmasın. Kanatlarda görev alan Fernandes ve Zhirkov bildiğiniz üzere bek oyuncuları. İspanya’nın oyunu ile orantılı olarak genel anlamda geride kaldılar ve beşli defans şablonu oluştu. İleride görev alan Golovin ve Samedov ise tam olarak kanat forvet oyuncuları diyemeyiz. Her ikisi de çizgide oynamayı pek sevmez ve merkezde rol alırlar. Gelişen nadir ataklar da çoğu zaman kontra atak şeklindeydi. Bu ataklarda da Golovin ve Samedov ile ortadan gelmeye çalıştılar. Oyuna sonradan giren Cheryshev diğer maçların aksine sahada varlık göstermedi.

İspanya ise 4-3-3 düzenini tercih etti. Ancak kanatta yer alan Silva, orta sahada görev alan Isco, Koke gibi topla oynamayı seven oyuncuların çokluğundan dolayı tam bir düzen yoktu. Bu 11’de pas atan yani servis yapabilen oyuncular hayli fazla ancak bu servisleri alabilen ve gole çevirebilecek oyuncu sayısı çok az. Ayrıca sağ bek konusu bir türlü çözüme kavuşamadı. Kupaya sakat giren Carvajal turnuvaya ısınamadı. Nacho her ne kadar iyi bir oyuncu olsa da bek oyuncu sayılmaz. Üstelik rakip Brezilya ya da Fransa değil. Yani kanatlarda oynayan oyuncular çok kaliteli değil ve bekler geride kalınca sıkıntı yaşanacak bir maç değildi. Bence sağ bekte Odrizola ya da Azpilicueta olsaydı o kanat daha etkili kullanılabilirdi.

Topa sahip olma istatistiğine bakınca elbette şaşırmıyoruz. Ortalama %75-25 ile İspanya açık ara önde. Hatta son 15 dakika bu sayı 85’lere kadar çıkmış. Bu konuda sizinle bir şey paylaşmak istiyorum. Dünya Kupası’nda topa en çok sahip olan İspanya, Arjantin ve Almanya turnuvada çeyrek finali bile göremedi. Üç takımın da elenmesindeki temel neden benzerdi. Topa sahipler ancak pozisyon üretemediler. Ceza sahasına girmekte hayli zorlandılar. Her zaman dediğim gibi topa sahip olmak önemli olabilir ancak topla ne yapacağınızı bilmek çok daha önemlidir.

Rusya maçta atak geliştiremedi ancak kontra ataklarla etkili olmaya çalıştı. Rusya’nın atak hızı 17,1 ki bu sayı ortalamanın üzerinde. Ayrıca bu sayılara ulaşan diğer takımlara göre bir dezavantajı var. Genelde atak hızı yüksek olan takımların yaş ortalaması düşük olur ancak Rusya’da Golovin dışında ortalamayı düşüren oyuncu sayısı çok az. Buna rağmen 17,1 hayli yüksek bir sayı.

20’den fazla maç analizi yapmışımdır. Ancak ilk defa böyle bir tablo ile karşılaşıyorum. En çok pas yapan oyunculara ve bunların yaptıkları paslarda sayı ilk defa bu kadar yüksek. Isco-Alba ikilisi toplam 99 kez paslaşmışlar. İlk beşte yer alan sıralamada toplam 377 paslaşma var. Ana problem bunların büyük bir kısmı kolay paslar. Yani riski az olan, baskının az olduğu bölgelerde yapılan paslar. Bu pasların büyük bir kısmı başarılı olmuş ancak dediğim gibi oyunu hareketlendiren paslar değil.

Gelelim Rusya cephesine. Isco-Alba ikilisi 99 kez paslaşmış dedik. Rusya’da ise ilk beşte yer alan oyuncuların kendi aralarında yaptığı pas sayıları toplam 68. Pas sayılarında bu kadar fark var ancak kazanan Rusya. Pas oyununa sadık kalmak her zaman işe yaramıyor. 120 dakika boyunca konsantrasyonunu kaybetmeyen Rusya sıkı bir defans ile göze hoş gelen bir futbol oynamasa da gülen taraf oldu. Bu oyunu Brezilya-Fransa gibi takımlar oynasa taraftarları tepki gösterebilir ancak Rusya gibi bu seviyelere çıkamayan takımlar için göz yumulabilir.

Bu maç istatistik anlamında Rusya çok kısırdı. Bunlar bir diğeri ise şut sayısı. Gördüğünüz üzere ilk yarıda beş şut çekmişler ve sadece bir tanesi isabetli olmuş ve o da penaltıdan gelen golün şutu. İkinci yarıda ise Rusya’nın bir şutu var ve o da isabetsiz. (Hatırlatmakta fayda var, 120 dakika sonunda kullanılan penaltılar şut olarak sayılmıyor.)

İspanya toplam 32 kilit pas atmış ve bunların 13’ü isabetli olmuş. Dikkat ettiyseniz sol kanattan çok daha fazla denenmiş. Çünkü orada Silva, Isco, Koke gibi isimler daha çok oynadı. Ancak soldan atılan kilit pasların sayısı 15 iken başarılı olan sayı sadece iki. Pas girişimlerinin olması güzel bir durum ancak isabetli olmadığı zaman pek bir anlamı kalmıyor.

İspanya’nın dominant olduğu daha birçok istatistik sıralayabilirim ancak futbolu güzelleştiren bir durum var ve bunu bu maç bir kez daha yaşadık. Kağıda döktüğümüzde skoru bilmesek herhalde İspanya fark atmıştır diyebiliriz ancak sonuç ortada. Maç boyu ne kadar kötü de olsanız skor olarak geride değilseniz içinizde hala bir umut vardır. Umudunuzu son dakikaya kadar yitirmezseniz Rusya gibi maçtan gülen taraf olarak ayrılabilirsiniz.

SONUÇ

İspanya 2010’da kupayı aldı, dört sene sonra gruplardan çıkamadı, şimdi de son 16’da kupaya veda etti. Artık bu jenerasyonun sonuna geldiler. Önümüzdeki kupa onlar için çok farklı oyuncularla yeni bir heyecana yol açacak.

Rusya ise beklentileri aştı ve çeyrek finale çıkan taraf oldu. Çeyrek finalde kupanın en iyi takımlarından Hırvatistan ile karşılaşacaklar. Elbette Hırvatistan favori ancak Rusya bu maçta herkese gözdağı vermiş oldu. Her iki takım için de ne kadar zor bir maç olacağı şimdiden belli oldu.