2004 yılı futbolda, spor pazarlaması alanında önemli dönemeç yıllarından bir tanesidir. Futbol sözlüğüne “Ticarileşme” olarak giren kavram, Spor Pazarlama alanında akademik açıdan önemli iki isim olan John Beech ve Simon Cadwick tarafından kullanılmaya başlandı.
Basit bir grafik modelde; futbolda ticarileşmeye giden sürece baktığımızda;
1960’larda Kızılyıldız, Real Madrid, Ajax Avrupa kıtasında, Ca Penarol Amerika kıtasında kulüpleşme modelinin öncüsüydüler. 1980’lerde İngiliz futbolunda başlayan işçi sınıfı ve elit sınıf ayrımı Avrupa’ya yayılırken, 90’lı yılların başında Manchester United, sonlarında ise B.Dortmund profesyonelleşme yolunu açtılar. 2000’lerden sonra ise Barcelona, Manchester United, Real Madrid, Chelsea, Bayern Münih gibi kulüplerin ticarileşmenin öncülüğünü yaptığını görüyoruz.
Günümüzde, futbolda ticarileşme genel ihtiyaçlardan doğan bir model olarak oluşuyor. Artık futbol yalnızca fiziksel güç ve bireysel yeteneklere değil, kulüp bazında güçlü bir yapıyla oynanıyor. Güçlü yapınında alt tabanını ekonomik güç oluşturuyor. Finansal yönetim, tv yayın gelirleri, sponsorluk antlaşmaları, organizasyonlar ve gelir arttırıcı resmi logolu ürün çalışmaları, kulüplerin şirketleşmesi ya da şirket modelleri üzerinden yönetimini zorunlu kılıyor.
Örneğin Avrupa’nın bu sezon oluşan TV yayın gelirlerine bakıldığında, bu yüksek ücretler ile ticarileşmenin zorunluluğu açıkça görülüyor. Kulüpler Birliği Vakfı’nın yaptığı araştırmada çıkan bilgiler doğrultusunda;
Premier League 1.4 Milyar EUR
Serie A 829 Milyon EUR
Bundesliga 628 Milyon EUR
Ligue 1 590 Milyon EUR
yayın gelirlerine sahip.
Genel anlamda futbolda, 1990’lı yıllardaki profesyonelleşme ile 2000’li yıllardaki ticarileşmenin aynı olduğu söylenir. Ancak arada büyük bir fark var.
Profesyonelleşme;
arasında olurken, ticarileşme de aktörler artarak;
oyunun içerisinde yer almaya başladı.
Futbol sektöründe , bu 4 farklı evreyi yaşayan en önemli kulüp Manchester United oldu. Kısa bir şekilde aktarmak gerekirse, 1960’larda Sir Matt Busby’nin teknik direktörlük kariyeri ile başlayan geleneksel kulüp kültürleri, 1980’lerde sınıfsal ayrımdan kaynaklı gelir kazanımı ile kendilerini saygın futbol kulübü statüsüne kavuşturdu. 1990’larda profesyonelleşme çalışmaları ile kurulan kadro saha içi büyük başarılara, bu başarılarda hem maddi hem de manevi açıdan kazanımlara dönüşmüş, 2000’li yıllarda ise Nike, Budweiser, Pepsi, Fuji, Vodafone, AIG gibi markalarla yapılan sponsorluklar, Asya ve Kuzey Amerika’da global bir marka olarak konumlanma çalışmaları, United TV kurulumu ve taraftarları ile iletişim çalışmaları ile ticarileşme modeli başlangıcının en güzel örnekleri sunuldu.
Referans | The Business of Sports Management [John Beech & Simon Cadwick]