Amerika’yı değiştiren adam: Pele

 

Bir Dünya Kupası kazanmak muazzam bir iştir. Pele, bunu bir değil iki değil tam üç defa başarmak için gerekli yeteneğe ve yetenekli, değerli takım arkadaşlarına sahipti. Peki koskoca bir ülkeyi kazanmak? Bu daha da zor olabilir. Bu iş, O Rei (Kral) takma adı verilmiş bir adam için bile tırmanması imkansız bir dağ gibi görünüyordu. Fakat 1975 yılında Pele adeta bir kumar oynadı ve futbolu henüz benimsememiş olsa da dünyanın en büyük ülkelerinden olan Amerika’ya yelken açtı.

indir

“Santos’tan ve Brezilya Milli Takımı’ndan ayrılmıştım. ‘En büyük iki takımdan geldim, şimdi New York’ta ne yapacağım?’ dediğimde New York Cosmos başkanı Clive Toye bana, ‘Dinle, futbolu Avrupa’da ve Güney Amerika’daki kadar büyük bir spor haline getirmek istiyoruz.’ Şeklinde konuşmuştu.”

“Cosmos’la imzaladığımda, Cosmos bir üniversite takımı gibiydi. Daha sonra ise neredeyse dünyada en iyi takım haline geldik. Birkaç harika futbolcu transfer ettikten sonra Cosmos bir numara oldu.”

829mtw85-1392771328

Geçtiğimiz günlerde Pele’nin futbola veda maçını izlemek için 75,646 taraftarın New York’taki Giants Stadyumu’na akın edişinin 40. Yıl dönümüydü. Robert Redford, Barbra Streisand, Diana Keaton, Mick Jagger, Muhammed Ali ve Henry Kissinger gibi isimler de oradaydı. Bu, krala yakışır bir vedaydı.

Birleşik Devletler’deki 3 yıllık macerasında Pele, bugün Amerika’da devam etmekte olan futbol ateşinin yanmasına yardımcı oldu. İlk kurulan Kuzey Amerika Futbol Ligi 1984 sezonundan sonra iflas etse de futbol yavaş yavaş kök salmaya başladı. Şimdilerde ise ülke sporunda önemli bir yere sahip – bazı takımlar 40.000’in üzerinde seyirci çekmeyi başarıyor ve futbol son 10 yılda özelikle okullarda çok önemli bir gelişim kaydetti. Önceden futbol adına her şey zordu. Hep göçmenler arasında popüler olan bir spor olarak kabul görülüyordu ve hatta medyada kabul edilme savaşı verdiği için komünist spor şeklinde dalga konusu oluyordu.

Ancak Pele Cosmos’a geldiğinde onu görmezden gelmek çok zordu. Ne zaman Cosmos gelse Pele, onun bir sihir yapmasını izlemek için stadyumu tamamen dolduran Amerikalıların en çok konuştuğu spor hikayesi haline geliyordu. İlk maçı yirminin üzerinde ülkede canlı yayınlandı ve tüm dünyadan üç yüz gazeteci onun için oradaydı.

Pele aynı zamanda bir çok starın Kuzey Amerika’da oynaması için kapıları açtı denebilir. Giorgio Chinaglia onu takip ederek Cosmos’a geldi. Ardından pek çok dünya çapında oyuncudan önce Franz Beckenbauer ve Carlos Alberto gibi isimler de heybetli bir 11 oluşturmak üzere oraya geldi. Birkaç yıl içinde de Johan Cruyff, Bobby Moore, George Best ve Gordon Banks gibi isimler Amerika’ya gitme kararı aldı. Hepsi futbolun bugün Amerika’da geldiği yerin temelini atmada yardımcı oldu.

336734951_cbb712d517_b

Şimdi dönüp baktığınızda o eski günlerin çok güzel günler olduğunu söylemek kolay olacaktır. Pele ve Cosmos, statlara büyük kalabalıklar çekmenin yanı sıra oyuna da cazibe ve parıltı katmıştı. Fakat 70’li yılların ortasında New York pek çok açıdan karmaşık bir görüntüye sahipti. Finansal zorluklarla ve yüksek suç oranı gibi konularla boğuşurken ileri gitmeye çalışan fakat bir şekilde diğer güçler tarafından geri çekiliyormuş gibi bir izlenim vardı. New York City 1975 yılında federal yönetimden ve başkan Ford’dan finansal yardım talebinde bulunduğunda red cevabı aldı ve bu da New York Daily News’teki o meşhur “Ford’dan New York’a : Geber.” Başlığının atılmasına yol açtı. 1977 yılında Son of Sam Ağustos’ta tutuklanana dek rastgele işlediği cinayetlerle şehri terörize etti. Times Square de sokaklardaki görüntüsüyle bugünkü halinden çok farklıydı.

Cosmos da bu kargaşadan nasibini aldı. Güven vermeyen ve sarsıntılı bir başlangıcın ardından dönemin popüler antrenörü Gordon Bradley’i kovdular ve Tampa Bay Rowdies antrenörü Eddie Firmani’yi takımın başına getirdiler. Kulübün başkanı Toye da kulüpten uzaklaştırıldı. Batı Almanya’lı Franz Beckenbauer ve Brezilya’lı Carlos Alberto gibi Dünya Kupası kazanmış isimler takıma katıldı.

Haziran ayında Cosmos 37 yaşındaki Pele’nin hat – trick yaptığı ve Rowdie’yi 3-0 geçtikleri maçta Giants Stadyumu’nda 62.394 seyirciyle bir rekora imza attı. Takım birden muhteşem işler yapmaya başladı ve Cosmos maçlarına gitmek moda haline geldi. Ciddi bir beyzbol meraklısı olan Daily News yazarı Dick Young bile ikna olmuştu. “Pele tarafından aklım çelindi.” diye yazdı.

Sezonun sonuna doğru eşsiz yardımcı oyuncuların da sayesinde Pele her zaman takımın lideri olmak zorunda kalmadı. Çeyrek final serisinin ilk ayağında Giants Stadyumu’nda Fort Lauderdale Strikers’ı 8-3’lük bozguna uğrattıkları maçta Amerika’da 77.891 kişi ile seyirci rekoru kırdılar. Yarı finallerin ikinci ayağında yağmurlu bir hafta arası maçında Rochester Lancers’a karşı elde edilen 4-1’lik zaferde Pele de son resmi golünü kaydederken 73.669 kişi statta maçı takip ediyordu. Galibiyet, Cosmos’u Soccer Bowl’da Seattle Saunders ile karşı karşıya getirdi. Takımın amacı belliydi : Kral için şampiyonluğu kazanmak. Steve Hunt ve Chinaglia Cosmos’a 2-1’lik galibiyeti getirirken Pele son resmi maçında çok fazla görünmedi.

indir (1)

Bir Asya turundan sonra Kral’a veda için Cosmos tıklım tıklım dolan Giants Stadyumu’na döndü. Maç öncesi seremonilerde son beş Dünya Kupası şampiyonu ülkenin kaptanları tanıtıldı – Brezilyalı Bellini (1958), Mauro (1962) ve Carlos Alberto (1970), İngiliz Moore (1966) ve Batı Almanyalı Beckenbauer (1974). O dönemki başkan Carter’ın oğlu Jeff Carter Pele’ye bir plak takdim ederek şu sözleri okudu: “Çocukların yüzünde oluşturduğu tebessüm, bu ülkenin seyircisine verdiği heyecan ve Amerikan sporuna kattığı boyut için Pele’ye : Pele, futbolu daha önce Amerika’da hiç ulaşılmamış noktalara yükseltti ve bunu duruşuyla, eşsiz yeteneğiyle ve sevgisiyle sadece o yapabilirdi. Amerika Birleşik Devletleri son derece minnettardır.” Bu sözler başkan Carter’a aitti. Daha sonra duygu yüklü Pele aldı mikrofonu: “Bayanlar baylar! Hayatımın en önemli anında burada sizinle olmaktan mutluluk duyuyorum. Her birinize teşekkür etmek istiyorum. Sizden gençlere, çocuklara önem vermenizi istiyorum. Onlara çok ihtiyacımız var. Sizden bunu istiyorum çünkü inanıyorum ki sevgi… (yanaklarından yaşlar süzülüyor) sevgi hayatta alabileceğimiz şeylerden daha önemli. Her şey gelip geçici. Lütfen benimle birlikte üç defa söyleyin – Sevgi! Sevgi! Sevgi!” Kalabalık hep bir ağızdan eşlik ederken stadyum skorbordunda “Sevgi! Sevgi! Sevgi!” okunuyordu.

_84592622_84306059

Yağmur altında oynanacak bir maç vardı şimdi sırada. Pele’nin formasını giydiği iki takım olan Cosmos ve Santos oynayacaktı. Santos 14. Dakikada Reynaldo’nun golüyle öne geçti. İlk yarıda Cosmos formasıyla sahada olan Pele devre arasına 2 dakika kala taraftarlara yeteneğinden son bir kesit sundu ve serbest vuruşta Santos kalecisi Erani’yi mağlup ederek topu ağlara gönderdi. 22 yıllık kariyerindeki 1281’inci ve Amerika kariyerinde oynadığı 106 maçtaki 64’üncü golünde taraftarlar sevinçten çılgına döndü. Devre arası seremonilerinden sonra Pele 10 numaralı Cosmos formasını çıkardı ve babası Edinho’ya verdi. Daha sonra 10 numaralı Santos formasını giydi. Pek çok seyirci Pele’den bir gol de Santos formasıyla bekledi ancak bu gerçekleşmedi ve Cosmos’da onun yerine oyuna dahil olan Ramon Mifflin bir gol atarak 2-1 Cosmos’un kazanmasını sağladı. Maçın sonunda taraftarlar Pele tezahüratlarında bulundu. Pele, bir elinde Amerikan bir elinde Brezilya bayrağıyla sahayı terk etti. Daha sonra “Bugün biraz ölüyorum. Artık başka bir hayat için doğuyorum. Gördüğünüz gibi başka sebeplerden değil futbolu bırakmak istediğim için bırakıyorum. Bu önemli.” Şeklinde konuşacaktı.

Bu, Amerika Futbolu için bir devrin sonu olabilir ancak, Pele ve arkadaşlarının ektiklerinin büyümesi yıllar alsa da, aynı zamanda çok daha büyük şeyler için bir başlangıç anlamına geliyordu. Aradan 40 yıl geçti ancak Amerika’da fubolun dönüşümünü sağlayan adam için henüz bir heykel yapılmış değil. Fakat belki de Pele’yi onurlandıracak daha önemli şeyler vardır. Neticede bugün Amerika’da futbol sahası görmediğiniz hiçbir yer yok. 22. Sezonunu tamamlayacak olan MLS ligi var. Kadınlarda milli takım uluslararası alanda arenada tekrarlanması zor işler başardı. Futboldan nefret eden kimse kalmadı ve belki de en önemlisi futbol, okul çocukları ve aileleri tarafından benimsendi. Tüm bunlar da Kral’a yakışır türden bir miras.

Kaynak : Michael Lewis / Guardian