Analiz | Fenerbahçe 3-1 Trabzonspor

Yeni sezonda kadrosunda büyük değişiklikler yapan iki takımın karşı karşıya geldiği maçta Fenerbahçe sahasında Trabzonspor’u konuk etti. İki takımın da her iki devrede iki farklı görüntü çizmesi açısından oldukça ilginç bir 90 dakikaya sahne olan mücadele ev sahibi takımın 3-1’lik üstünlüğüyle sona erdi.

Ortalama pozisyonlar

Fenerbahçe geçtiğimiz hafta Göztepe deplasmanında kazanan 11’e oranla tek farkla sahada yer alırken, Serdar Aziz’in yerine İzmir’de kart cezası nedeniyle forma giyemeyen Lemos yeniden ilk 11’e döndü.

Ozan Tufan maça başlayan kadroda bir kez daha Gustavo-Sosa ikilisinin önünde konumlanırken, ikinci 45 dakikada geçtiğimiz sezon görmeye alıştığımız şekilde Gustavo’nun partneri oldu. Fenerbahçe rakibini zaman zaman 4-4-2 ile karşılarken zaman zaman ise Ozan Tufan’ı orta sahaya yakınlaştırarak 4-5-1 şeklinde karşıladı.

Trabzonspor’da ise Eddie Newton’un tercihi Flavio-Baker-Kamil Ahmet ile üçlü orta saha oldu.

İlk yarı

Fenerbahçe adına ilk yarıda en dikkat çeken noktalardan biri takımın sol kanada ya da daha açık bir ifadeyle Caner Erkin’e bağımlılığıydı. Sarı-lacivertli takımın ilk yarıdaki hücum yönlerine göz attığımızda hücumların yüzde 55’inin sol kanattan gerçekleştiği görülürken, bu durum Trabzonspor adına oldukça tahmin edilebilir bir senaryoyu da beraberinde getirdi.

Buna rağmen maçın ilk gol pozisyonunu yine Caner’in soldan yaptığı ortayla yakalayan Fenerbahçe’de Samatta ve Valencia bu fırsatı değerlendiremedi.

Fenerbahçe’nin ilk yarı boyunca yaşadığı üretim problemlerinin nedenlerinden biri belki bu görselle açıklanabilir. Önde çoğalabilmek adına Valencia, Ozan, Pelkas ve Samatta ile üçüncü bölgede yer alan sarı-lacivertli takımın öndeki dörtlüsü takımın geri kalanından oldukça kopuk görünüyor.

Önde kalabalık olabilmek için orta sahadaki sayısal üstünlük arayışından vazgeçen Fenerbahçe’de bu pozisyonda topu kontrol eden merkez orta saha oyuncusunun üç alternatifi var gibi görünüyor.

1- Topu dribbling ile üçüncü bölgeye taşımak

2- Topu çizgideki Gökhan-Caner ikilisinden biri ile oynayarak topun bu ikilinin yapacağı orta ile üçüncü bölgeye taşınmasına aracı olmak

3- Doğrudan üçüncü bölgeye atılacak uzun topla öndeki dörtlüyü o bölgede topla buluşturmaya çalışmak

 

Sosa’nın attığı paslara göz attığımızda sıklıkla denenen isabetsiz uzun paslar dikkat çekiyor

Hem Sosa’nın hem de Gustavo’nun dribbling konusunda akla gelecek ilk profiller olmadığını düşündüğümüzde birinci alternatif bu ikili özelinde elenmiş gibi duruyor. Fenerbahçe’nin ilk yarı özelinde geri kalan iki alternatife ise sıklıkla başvurduğunu söylemek yanlış olmaz. Nitekim bu pozisyonda da Sosa’nın Valencia’ya aktarmak istediği uzun top isabetsiz oluyor ve pozisyon Trabzonspor atağına dönüşüyor.

Az önceki pozisyonun bir benzerinde yine topa sahipken 2-4-4 şeklinde sahaya yayılan Fenerbahçe’de orta sahadaki dörtlüyle ileri dörtlü arası oldukça kopuk görünüyor. Az önce üç alternatif arasından doğrudan ileriye uzun oynamayı tercih eden Sosa bu defa topu çizgideki Gökhan’a gönderiyor ve öndeki dörtlüyü kaleye yaklaştıran Fenerbahçe kenar ortasıyla skora gitmeye çalışıyor. Sarı-lacivertliler seken topu da iyi kullanamayınca pozisyon Trabzonspor atağına dönüşüyor.

İlk yarıda oldukça yüksek bir pas yüzdesiyle oynayan Baker’ın 45 dakikalık bölümdeki tek hatalı pası bir final pası denemesiydi

 

Trabzonspor’un ilk yarıda iyi yaptığı şeylerden biri de Baker’ı iki stoperin arasına yerleştirerek Fenerbahçe’nin Ozan ve Samatta ile yaptığı ön alan presine karşı topu oldukça rahat çıkartmaktı.

Erol Bulut’un takımında bu ikilinin Gustavo-Sosa ikilisi arasındaki mesafesinin açılması da Trabzonspor’u bu konuda oldukça rahatlattı.

Maç boyunca Trabzonspor 393 isabetli pas yaparken, Fenerbahçe ise 320 başarılı pas yaptı.

Fenerbahçe adına ilk yarıda dikkatimi çeken noktalardan bir diğeri de stoperlerin önlerindeki geniş alanları kullanmaktan kaçınmasıydı. Bu pozisyonda Lemos önündeki boş alanı kullanıp belki yerleşik Trabzonspor orta sahasının dengesini bozabilir ama topu sağ çizgideki Gökhan ile oynamayı tercih ediyor. Atağın devamında Valencia-Gökhan iş birliğiyle topu üçüncü bölgeye taşımayı başaramayan Fenerbahçe, topu tekrar Lemos’a oynuyor.

Öndeki dörtlüsünü Trabzonspor ceza sahasına yaklaştırmak isteyen Fenerbahçe bu doğrultuda bir kez daha orta sahadaki sayısal üstünlüğü Trabzonspor’a teslim ediyor ve Caner’e uzun pas dışında pek bir alternatif bırakmıyor.

Bu pozisyonun üzerinden henüz 1 dakika bile geçmeden yine Caner ile uzun oynayarak üçüncü bölgeye geçmeye çalışan Fenerbahçe’nin orta sahada beş Trabzonsporlu futbolcuya karşılık sadece Ozan’ı bulundurduğunu görüyoruz. Önde çoğalabilmek ve gol bulabilmek için orta sahadaki sayısal üstünlükten bu denli feragat etmenin Fenerbahçe’yi hücum ve topa sahip olma organizasyonu açısından olumsuz etkilediğini düşünüyorum.

 

İki devre arasındaki büyük fark da belki bu konuda saklı olabilir zira iki devrenin ısı haritalarını incelediğimizde de Fenerbahçe’nin ilk yarıda neredeyse hiç kullanmadığı merkezi ikinci devre sıklıkla kullandığını görüyoruz. Yukarıdaki iki görseller Fenerahçeli oyuncuların ilk yarıdaki topla buluşma noktaları ve ısı haritaları. İlk görselde kırmızılı ile çevrili alanda hiç topla buluşamayan Fenerbahçeli oyuncuların ikinci görseldeki ısı haritasında da beyazla çevreli bölgeyi khiç kullanmadığını görüyoruz.

İkinci yarıdaki topla buluşma noktaları ve ısı haritalarını incelediğimizde ise Fenerbahçe’nin merkezi bu defa oldukça etkin bir şekilde kullandığını görüyoruz. Nitekim ilk yarıda yüzde 17 olan merkezden hücum etme oranı ikinci 45 dakikada yüzde 31’e yükseliyor.

İkinci yarı

İkinci 45 dakikaya Cisse-Sosa değişikliğiyle başlayan Fenerbahçe’de bu hamle çok sayıda saha içi değişikliğini de beraberinde getirdi. Orta sahada Sosa’dan boşalan yere Ozan geçerken, 10 numara diye tabir edilen bölgede Ozan’dan boşalan yere ise Pelkas kaydı. Solda Pelkas’tan boşalan yer Samatta ile dolarken, Cisse de sarı-lacivertlilerin en uçtaki oyuncusu oldu.

Buna karşın Fenerbahçe’nin ilk yarıdaki 2-4-4 ile öndeki dörtlüye direkt oyun alışkanlığını hemen sonlandırdığını söylemek doğru olmaz. İkinci yarının ilk dakikalarında sahaya yine bu şekilde yayılan Erol Bulut’un ekibinde Caner’in Pelkas’a yönelik uzun topu Trabzonspor savunmasında kalıyor ve ilk yarıda sıklıkla gördüğümüz bu tarz pozisyonlara bir yenisi daha ekleniyor.

Fenerbahçe’nin attığı ilk gol öncesi kazanılan kornerde takımın öndeki dörtlüye direkt oyun yerine sete yerleştiği ve Valencia, Pelkas, Samatta üçlüsünün de orta sahaya yakınlaştığını görüyoruz. Trabzonspor hatlarının arasına sızan ve iyi pozisyon alan Valencia ile başlayan atak Pelkas’ın ortasıyla kornere dönüşüyor ve devamında beraberlik golü geliyor.

Fenerbahçe’nin attığı ikinci golde Tisserand’ın topu kazanmasıyla Valencia’nın şutunun filelerle buluşması arasındaki süre sadece 7 saniyeydi. Golün tekrarını izlerken Ralf Rangnick’in, “Bir takımın gol bulma olasılığı topu kaptıktan sonraki on saniye içinde, topu geri kazanma olasılığı ise topu kaybettikten sonraki sekiz saniye içinde maksimuma çıkıyor” şeklindeki sözlerini anımsadım. Tekrar gole dönecek olursak, Tisserand’ın Pelkas’a pası öncesinde Cisse’nin az önceki pozisyonda Valencia’nın yaptığı gibi Trabzonspor’un savunmadaki hatları arasına sızarak iyi pozisyon aldığını görüyoruz. İlk 45 dakikada Fenerbahçe’den böyle bir hücumu neredeyse hiç göremediğimizi söylersek abartmış olmayız sanıyorum.

Bu arada gol beklentisi değerlerini de paylaşmakta fayda var. Fenerbahçe 3,1 xG oranından 3 gol çıkartarak beklentileri karşılarken, Trabzonspor’un gol beklentisi oranında 1’in altında kaldığı maçta pozisyon sıkıntısı yaşadığı görülüyor.

Fenerbahçe’nin üçüncü golü öncesi kazanılan kornerde de sarı-lacivertli takımın hücum hattı ile orta sahasının ilk 45 dakikanın aksine birbirlerine oldukça yakın olduğunu gördük. Pozisyonun başlangıcında ise Altay ile ilgili değinmek istediğim bir nokta var. Altay bu pozisyonda Caner’den gelen pası oldukça rahat bir durumda iyi kontrol edebilmiş olsa Abdülkadir takım arkadaşı Lemos’a yaklaşmadan o pası aktarabilirdi. Ancak Altay’ın kötü top kontrolü Abdülkadir’e Lemos’a yakınlaşması için fırsat tanıyor ve Uruguaylı stoper bu topu uzun vurmak zorunda kalıyor. Altay bu sezon yaptığı çıkışla Fenerbahçe’nin üst sıralarda yer almasında başrolü oynayan isimlerden biri ama bu gibi pozisyonlarda kendisini biraz daha geliştirmesi gerektiğini düşünüyorum.

Bunun yanı sıra atağın devamında Fenerbahçe orta sahasının da hücum hattına yaklaşmasıyla Trabzonspor savunmasını 7v7 yakalayan sarı-lacivertlilerde atak Caner’in soldan ortasının ardından Pelkas’ın şutuyla sonlanıyor. Kazanılan köşe vuruşunda da Cisse’nin golü geliyor.

Öte yandan 90 dakika boyunca rakip ceza sahasına en fazla isabetli pas gönderen oyuncuların beşer kezle Caner ve Gökhan olduğunu da belirtmek gerek.

Sonuç

Fenerbahçe iki farklı 45 dakika oynadığı karşılaşmada ikinci yarıdaki oyunuyla ilereyen haftalarda yapabileceklerine dair oldukça olumlu sinyaller verdi. Erol Bulut takımının bu oyunu en azından 60 dakikaya yaymasını sağlayabilirse Fenerbahçe hedeflerine ulaşma adına önemli yol kat edebilir. Ozan Tufan’ın ikinci yarıda 10 numaradan merkez orta sahaya kaydığında artan performansı da genç teknik adamı önümüzdeki hafta planları konusunda düşündürecektir zira Jose Sosa da vazgeçmenin pek de kolay olmadığı bir isim. Sezon başından bu yana sakatlıklar ve hastalıklar nedeniyle ideal 11’ini bir türlü bulamayan ya da kafasındaki 11’i kullanma şansı yakalayamayan Eddie Newton yönetimindeki Trabzonspor’un ise zaman kadar eksiklerin dönüşüne ihtiyaç duyduğu da aşikar.

Kaynaklar: Whoscored, Mackolik, MatchStudy