Analiz | Milan 2-0 Roma

Beklentilerin uzağında kalan iki İtalyan devinin karşı karşıya geldiği Serie A 28. hafta karşılaşmasında galip gelen taraf ev sahibi Milan oldu. İkinci yarıda oynadığı baskın futbolla sahadan istediği sonuçla ayrılan Milan, Avrupa kupalarına katılma umutlarını da diri tutmayı başardı.

Kadrolar & Ortalama Pozisyonlar

Milan geçtiğimiz hafta Lecce karşısında aldığı 4-1’lik görkemli galibiyetin ardından kadrosunda herhangi bir değişikliğe gitmedi. Zlatan’ın sakatlığında en uçta forma giyen Ante Rebic’in arkasında Hakan Çalhanoğlu-Bonaventura-Castillejo üçlüsüyle sahaya çıkan ev sahibinde, bu hücum hattının arkasındaki Bennacer-Kessie ikilisi de bozulmadı.

Roma ise geçen hafta Sampdoria karşısında zorlanmış ancak 2-1’lik skorla galip gelmeyi başarabilmişti. Bu maçtan farklı olarak Milan karşısında Mancini, Zappacosta, Cristante, Spinazzola ve Pellegrini ilk 11’e dönen oyuncular oldu.

Ana Planlar

Milan

Ev sahibi Milan’da Stefano Pioli, Ibrahimovic’in de oynayabilir durumda olduğu pandemi öncesi dönemde Hakan ve Castillejo’nun kenarlarda olduğu bir 4-4-2 oynatıyordu takımına ancak İsveçli süperstarın sakatlığından sonra Rebic’in en uçta, Bonaventura’nın da onun arkasında konumlandığı bir 4-2-3-1 uygulamaya başladı. Roma karşısında da devam eden bu düzen, bu maçta rakibini genelde orta blokta karşılayan ve hızlı hücumlara dayanan bir anlayışla uygulandı. Milan, topa sahip olduğu ve rakip yarı sahaya yerleştiği anlarda ise oyunu Theo Hernandez ve Hakan Çalhanoğlu’nun bulunduğu sol kanattan kurmaya çalıştı. Hakan orta saha karakterli bir oyuncu olduğu için daha içte konumlanırken, Hernandez’se sol kenardan oyunu genişleten oyuncu konumundaydı ve takımının en önemli hücum kozlarından biriydi. Milan’ın hücumlarının çoğu bu bölümden gerçekleşirken, Fransız sol bek InStat verilerine göre rakip yarı sahada 22 kez topla buluşurtu, maçı %87 pas isabetiyle tamamladı ve 2 kilit pas girişiminin 2’si de başarılı oldu.

Sağ bek Conti ise ataklara çok katılmazken takımı topa sahipken bir 3. stoper gibi konumlandı. Bu kanatta ise oyunu genişletme görevi Castillejo’nundu. Bonaventura’dan da destek alamayan İspanyol oyuncu, oyunda kaldığı süre boyunca yetersiz bir performans gösterdi. Castillejo’nun yerine giren Saelemaekers ise oyuna hareketlilik getirmeyi başardı ve bulduğu boşlukları etkili kullanarak takımının bu bölgedeki sıkıntısını da çözmüş oldu.

Milan’ın pas komibanasyonlarından da anlaşılacağı gibi, Pioli hücumları Theo Hernandez ve Hakan Çalhanoğlu’nun bulunduğu sol kenar üzerinden kurgulamış.

Pioli’nin 4-2-3-1’i rakibi karşılarken ise 4-4-1-1’e evrildi maç boyunca. Sahada kaldığı süre boyunca ofansif sorumluluklarını yerine getirmekte zorlanan Bonaventura, topun rakipte olduğu anlarda Cristante’ye yakın konumlanarak oyuncunun topla buluşmasına ve oyunu yönlendirmesine engel olmaya çalıştı. Ancak stoperlerinin, özellikle de Mancini’nin teknik kapasitelerinin yüksek olması nedeniyle bu yaklaşım Roma’yı pek de zor durumda bırakmadı.

Bahsettiğim gibi, Milan rakibini karşılarken Bonaventura çoğu zaman Cristante’ye markaj uyguladı ve Roma’nın merkezden oyun kurmasını engellemeye çalıştı.

Maç genelinde rakibini orta blokta karşılayan Pioli ve öğrencileri özellikle ilk yarıda rakip yarı sahaya yerleşmekte zorlanmıştı. Milan bu süreçte ise zaman zaman rakibine şok ön alan presleri uygulayarak tehlike yaratmaya çalıştı.

Milan, ilk yarıda zaman zaman rakibine şok presler uygulayarak sonuca gitmeye çalıştı.

Roma

Aynı Milan gibi 4-2-3-1 dizilişiyle sahada olan Roma cephesinde ise bu düzen özellikle oyun kurulumu aşamasında bazı farklılıklar gösterdi. Pioli’nin aksine iki bekini de atağa göndermeyi tercih eden Fonseca, kenar oyuncuları Kluivert ve Mkhitaryan’ı ise daha içte konumlandırdı. Bu sezon sürekli olarak bir kenarda içeri kat eden oyuncu, diğer kenarda da yaratıcı bir oyuncu kullanan Portekizli teknik adam, bu maçta da bu anlayışını devam ettirdi. Oyuncu yerleşimleriyle ve maçın başındaki anlayışıyla topa sahip olmak istediğini gösteren Roma, buna rağmen topa sahip olup set hücumları kurgulamakta zorlandı ve direkt hücumlarla bazı yarım şanslar üretebildi.

Roma’nın pas kombinasyonlarından da görebileceğimiz gibi, Fonseca iki bekini de hücuma göndererek kenar hücumları üzerinden pozisyon üretmeyi amaçlamış. Ayrıca, savunma önündeki iki pivot da takımın bu şekilde kurgulanmasında büyük pas sahibi.

Oyunu geriden başlatmaya çalışan Roma, bu süreçte beklerini ileride konumlandırdı ve stoperlerin yanına gelen Veretout ile oyun kurmaya çalıştı.

Sol bek Spinazzola ileride konumlanmışken savunma önündeki iki pivottan biri olan Veretout ise ondan kalan boş alanda konumlanarak geriden oyun kuruyor.

Rakip yarı sahaya yerleştiğinde ise Mkhitaryan’ın da etkisiyle oyunu daha çok sağ kenardan kurmaya çalıştı Roma. Sol kenarda forma giyen Kluivert ise rakip sağ bek Conti’nin defansif bir rolle görevlendirilmesinden ötürü etkili bir performans gösteremedi.

Roma, rakibini 4-4-2 şeklinde dizilerek orta blokta karşıladı. Fonseca, maçın 0-0 devam ettiği 75 dakikalık süreçte bu anlayışından feragat etmedi.

Rakibini 4-4-2 şeklinde karşılıyor Roma ve kanat oyuncuları Mkhitaryan-Kluivert da merkeze oldukça yakın konumlanmış.

Roma’nın savunma yerleşiminde dikkat çeken bir diğer husus da kenar oyuncularının merkeze yakın konumlanmasıydı. Bu tercih Bennacer, Bonaventura ve merkeze yaklaşan Hakan’ı durdurmak amacıyla yapılmış da olabilir; fakat Milan’ın da özellikle Theo Hernandez ve oyuna girdikten sonra Saelemaekers ile kenarlardan tehlike yarattığını göz önüne alınca bu düzenin tam verim vermediğini söylemek mümkün.

İlk Yarı

İki takımın da benzer kurgularla ve temkinli bir şekilde başladığı maçın ilk yarısı oldukça temposuz ve pozisyonsuz geçti. İki takım da genellikle birbirini orta alanda karşıladı ve benzer şekilde şiddetli pres uygulamadı, bu durum iki teknik adamın da topa yüksek oranda sahip olup set hücumu etmek yerine hızlı hücumlarla sonuca gitmek istemesinin göstergesiydi. İki takımın da birbirini tarttığı ilk 20 dakikalık periyotta Dzeko’nun seken topla girdiği pozisyondan başka bir tehlike yaşanmadı.

Maçın 31. dakikasında yukarıda bahsettiğim gibi Milan’ın şok preslerinden birini gördük ve devamında sağ kanattan Mkhitaryan ve Zappacosta ile hızlı hücuma çıkan Roma bir tehlike yarattı. Bu pozisyon aynı zamanda Roma’nın ana hücum planının da sonuç vermeye yaklaştığı anlardan biriydi.

Roma’nın bu hızlı hücumunda Mkhitaryan içe doğru kat ederek rakip oyuncuyu üzerine çekiyor ve Zappacosta’ya istediği alanı açıyor.

Maçın en tehlikeli organize atağı ise 38. Dakikada Milan’dan geldi. Sağ kenarda kapılan topu sol bekten hücuma katılan Theo Hernandez ile buluşturan ev sahibi ekip, Fransız oyuncunun arka direğe ortasıyla maçın en net tehlikesini yarattı. Bu pozisyonda ise Theo Hernandez odaklı planlanan hızlı sol kanat hücumlarını görmüş olduk.

İkinci Yarı

Her ne kadar iki teknik adam da temel dizilişlerini ve oyun anlayışlarını değiştirmeseler de, bu devrede Milan daha etkili bir oyun ortaya koymayı başardı ve maçtan da galip ayrıldı. Bu baskıyı kurarken topa daha fazla sahip olmayı da başaran Pioli ve öğrencileri, yine de rakip yarı sahada kurdukları tempoyla fark yarattılar.

Topa sahip olma oranlarında yaşanan değişim de Milan’ın 60. dakikadan itibaren arttırdığı etkisini kanıtlar nitelikte.

53. dakikada maçın Milan adına en etkisiz isimleri olan Bonaventura ve Castillejo’nun yerlerine oyuna giren Paqueta-Saelemaekers ikilisi oyuna hareketlilik getirmeyi ve işleri Milan lehine döndürmeyi başardı.

İkinci yarıda rakip yarı sahaya kalabalık şekilde yerleşen Milan, kurduğu baskıyla maçın hakimi olmayı başardı.

65. dakikada Hakan Çalhanoğlu ile bir set hücumu sonucunda net bir pozisyon yakalayan ev sahibi ekip, bu pozisyondan sonra rakip yarı sahadaki tempo odaklı anlayışla oyun üstünlüğünü iyice ele geçirmeyi başardı.

Roma cephesi ise bu baskı sonucunda oyun planında bir değişikliğe gitmedi ve aksine daha reaktif bir yapıya bürünerek oyunu tamamen kendi yarı sahasında kabul etti. Kluivert yerine oyuna giren Perez, Milan’ın hücumcu sol beki Hernandez’i karşılamak için Mkhitaryan’la yer değiştirdi. İlk yarıda takımının en çok fark yaratan oyuncusu olan Mkhitaryan ise top tamamen rakibe geçince etkisini yitirdi ve ilerleyen dakikalarda yerini Perotti’ye bıraktı.

Milan’ın bu baskısı ise 75. dakikada sonuç verdi. Roma savunmasının hatasıyla topu kapan Rebic, başlattığı pozisyonu golle sonuçlandırdı. Her ne kadar pozisyon bir hata sonucu doğsa da Milan’ın maç başından beri kurgulamaya çalıştığı hızlı hücumları da görmüş olduk bu golde.

Bu golden sonra ise topa doğal olarak daha fazla sahip olan taraf Roma oldu. 79. dakikada gelişen bu pozisyonda Roma’nın rakip yarı sahaya kalabalık bir şekilde yerleşerek gol aradığını görüyoruz. Fakat Fonseca’nın ikinci yarıdaki Milan baskısına karşı yalnızca önlem niteliğinde hamleler yapması ve artık işlememeye başlayan oyun kurgusunda herhangi bir değişime gitmemesi maçın Roma adına olumsuz sonuçlanmasına neden oldu.

Roma’nın rakip yarı sahaya yerleştiği ve dolayısıyla geride boşluklar verdiği bu dakikalarda Maçın skoru tayin eden gol ise Hakan Çalhanoğlu’nun penaltısıyla geldi. Penaltı pozisyonu ise yine Theo Hernandez üzerinden gelişen bir hızlı hücumla şekillendi.

Milan’ın ikinci yarıdaki tempoya dayalı dominant oyunu, gol beklentisi istatistiklerine de yansımış. Ev sahibi Milan 2.69’luk gol beklentisiyle maçı tamamlarken, Roma ise 0.51’lik gol beklentisi oranıyla maçı tamamlamış.

Sözün özü, iki takımın da benzer planlarla ve birbirinden temkinli yaklaşımlarla sahada olduğu maçta Milan 2-0’lık net skorla galip gelerek Avrupa Ligi’ne katılma yolunda önemli bir eşiği atlamış oldu. İkinci yarıda rakip yarı sahaya yerleşerek oynadığı tempolu oyunla skoru hak eden Milan’a karşın, Fonseca ve Roma cephesi ise bu baskıya bir sonuç üretemedi.