Maç Analizi | Gençlerbirliği 1-0 Galatasaray

Galatasaray, lider olarak girdiği haftada Gençlerbirliği deplasmanında Alper’in son dakikada attığı gole engel olamadı ve liderliği Ankara’da bıraktı.

Maç başında kadrolara baktığım zaman Galatasaray’ın kanatlarda üstünlük kuracağını düşünmüştüm. Aşağıdaki görselde de gözüktüğü gibi bunun sebebi ise Manu ve Paraiba’nın yeterince destek veremeyecek olmasıydı. Bu da Galatasaray’ı o bölgede bir kişi fazla yapacaktı. Diğer bir üstünlüğün ise orta sahada olacağını düşünmüştüm. Bu da Sessegnon ve Issah’ın Fernando-Selçuk-Belhanda karşısında zayıf kalacağını düşünüyor olmamdan kaynaklıydı.

Ümit Özat’ın ilk hamlesi bu maça kadar birbirine yakın oynayan, mesafeyi kısaltan kompakt takımı parçalara bölmek oldu. Bunu ilk olarak Gomis’i takımdan kopararak yaptı. Gomis bağlantısı kopunca Rodrigues ve Feghouli birbirinden uzaklaştı.

Galatasaray’da en çok eleştiri alan isimler Maicon, Mariano, Feghouli ve Belhanda oldu. Peki bu oyuncuları bu kadar kötü oynamasının ve bu kadar kötü gözükmelerinin altında yatan sebep neydi?

Galatasaray’da sahada ikinci bir kopukluk daha vardı. Yukarıda da gözüktüğü gibi ilk yarıda sahada iki farklı takım izledik. Takım boylamasına simetrik bir şekilde ortadan ayrılmış durumdaydı. Bir tarafta Serdar-Nagatomo-Selçuk-Rodrigues diğer tarafta ise Maicon-Mariano-Belhanda-Feghouli.

Oyun kurma anlamında baktığımız zaman sağ taraf ile sol taraf arasında gece ile gündüz kadar fark var. Nitekim bu oyuna da yansıdı. Sağ taraf sorumluluk aldı topu ileri taşımaya çalıştı, bunu yaparken hata da yaptı fakat sol taraf sadece rakibin arkasına saklandı ve rakip takımın kanat beklerinin arkasında uzun oynayarak etkili olmaya çalıştı. Sağ taraf daha çok hata yaptı daha çok top kaybı yaptı. Fakat bu kötü görüntünün asıl sebebi sol taraf rakibin arkasına saklanırken, sürekli yana geriye oynarken, sağ tarafın ise sorumluluk almaya çalışmasıydı. Yine aynı şekilde sağ taraf bir şeyler üretmeye çalıştı fakat sol taraf ceza alanında çoğalamadı. Özellikle Gomis’in geride doğru geldiği pozisyonlarda takım, topu  daha rahat tehlikeli bölgeye taşıdı. Birkaç örnekle somutlaştırayım.

Yukarıdaki görselde kapanan savunmaya karşı set oyununa dönen oyunda Mariano sağ tarafta topla buluşuyor. Feghouli ve Belhanda ona doğru yaklaşıyor. Bu sırada Gomis ve Rodrigues yay çevresinde pozisyon almış durumda.

Yukarıdaki görselde de gözüktüğü gibi topun olduğu bölgede oynayan üç sarı kırmızılı oyuncuyu dört oyuncu karşılıyor. Mariano kendisine yaklaşan Belhanda’ya pas atıyor. Belhanda hızlıca tek pas ile Feghouli’ye oynuyor. Aşağıdaki görsele geçiyoruz. Hızlı bir şekilde Feghouli’ye oynayan Belhanda rakibinin markajından kurtulmak için öne doğru hareket ediyor. Hemen ardından Feghouli’den tekrar topu alıyor.

Daha sonra aşağıdaki görselde de gözüktüğü gibi Feghouli koşu yapmaya başlıyor ve Belhanda onun önüne topu gönderiyor. Görüldüğü gibi Galatasaray basit bir üçgenle set oyununa dönen oyunda sayısal olarak eksik olmasına rağmen ceza alanına giriyor.

Tüm bunlar olurken Fernando hariç takımın geri kalanının izlediğini görüyoruz. Gomis ve Rodrigues tüm bunlar olurken hala ilk görselde olduğu yerde pozisyon alıyor. Selçuk veya ters kanattaki Nagatomo ceza alanına desteğe gelmedi. Son görselde Feghouli neredeyse ceza alanında topla buluşmak üzere fakat Gomis haricinde topa vurabilecek tek isim yok. Top arka tarafa veya dışarıya doğru çıksa onu süpürecek yine kimse yok.

Başka bir pozisyona bakalım. Aşağıdaki görselde Gençlerbirliği’ni yine yerleşmiş bir şekilde görüyoruz. Galatasaray ise Fernando’yla atağa çıkmaya çalışıyor. Rakip sahada Gençlerbirliği 9 oyuncuyla beklerken Galatasaray’dan sadece 4 oyuncu var. Fernando, Belhanda’ya pası atıyor. Belhanda hiç beklemeden çizgideki Feghouli’ye pası atıyor.

Fernando ve Belhanda’nın paslarıyla Galatasaray 2 pas ile rakip sahaya geçiyor. Belhanda aşağıdaki görselde gölgesinin olduğu yerden tek pasta Feghouli’ye oynamıştı. Görselde ok sayısı fazla oldu, beyaz oklar koşuları siyah oklar ise pasları temsil ediyor. Daha sonra Belhanda öne doğru hareketleniyor ve Feghouli’den pası tekrar alıyor ve çizgiden savunma arkasına kaçan Feghouli’nin koşusunu ödüllendiriyor.

İkili oyunla Galatasaray’ın Gençlerbirliği savunmasını aştığını görüyoruz fakat rakip sahada atağa destek veren sadece 4 oyuncu var. Gençlerbirliği ise 8 oyuncuyla savunma yapıyor.

Yukarıdaki ise farklı bir pozisyon bu sefer Gomis’in de bu üçlüye eşlik ettiğini görüyoruz. Feghouli, sırtı dönük top almak için geriye gelerek top isteyen Gomis’e pas atıyor. Gomis hiç beklemeden çizgideki Mariano’ya oynuyor ve Mariano da yine aynı hızla Belhanda’nın koşusunu ödüllendiriyor.

Yukarıda yine Gomis’in sırtı dönük oyununu ve topu ayağında hiç bekletmeden Mariano’ya pasını görüyoruz. Galatasaray yine iki pas ile birlikte tüm Gençlerbirliği orta sahasını oyundan düşürüyor. Bu örnekleri artırabilirim fakat bu kadar yeterli. Bu bahsettiğim atakların hemen hemen hiçbirinin önemli pozisyon yaratmadığını söylemeliyim.Fakat yukarıda bahsettiğim sol tarafa baktığımız zaman bu tarz bir hareket veya sorumluluk alma göremiyoruz. Şimdi ise veriler ne diyor biraz ona bakalım.

Galatasaray maç boyunca sağ taraftan 51 kez atağa çıkarken sol taraftan ise sadece 39 kez atağa çıkmaya çalıştı. Sağ taraftan gelişen ataklardan 3 tanesi şutla biterken soldan gelişen atakların sadece 1 tanesi şutla bitti. Sağ taraf oyuncuları 21 tanesi isabetli toplam 37 defa ceza alanına top gönderdi. Sol taraf oyuncuları ise 9 tanesi isabetli 20 kez ceza alanına top attı.

Aşağıda orta sayılarına baktığımız zaman yine aynı şeyi görüyoruz.

Aşağıda top kayıplarına baktığımız zaman Maicon, Mariano ve Feghouli dikkat çekiyor. Fakat özellikle sol tarafın top kayıp kaybı sayısının az olmasının nedeni sorumluluktan kaçmış olmaları.

Gençlerbirliği, disiplin olarak sezonun en iyi savunma performanslarından birini gösterdi. Gomis’i çok sıkı markaja aldı. Sessegnon merkezde alanı verimli savundu. Manu, harika bir disiplin içinde kanat bekine yardım etti. Belki de tek aksayan kısım Paraiba’ydı. İçe yakın oyunundan dolayı kanat bekine fazla yardım edemedi. Fakat bu aynı zamanda Gençlerbirliği’nin orta sahada ezilmemesini sağladı. Zaten Galatasaray, sol tarafı kullanamadığı için bu eksikliğin oyuna etkisi olmadı.

Feghouli çok kötüydü, Mariano da aynı şekilde kötüydü. Belhanda belki de Galatasaray’a geldiğinden beri en kötü maçını oynadı fakat bu üç oyuncunun sorumluluk almadığına yönelik eleştirilere kesinlikle katılmıyorum. Evet çok hata yaptılar fakat rakiplerinin arkasına saklanmadılar. Bir şeyler  üretmeye çalıştılar, çabaladılar daha fazla hata yaptılar. Benim için bir şeyler üretmeyen için çabalayıp hata yapan oyuncular ihtiyaç anında ortalıkta gözükmeyen oyunculardan çok daha değerlidir.

Takım Mühendisliği ve Değişikliler

Biraz da değişikliklerden bahsederek bitirmek istiyorum. Galatasaray, takım olarak çok kötü kurulmuş bir kadro. Kadro mühendisliği rezalet. Sol ayaklı bek yok, sol ayaklı merkez yok, box to box yok, çizgi oyuncusu yok, kanat forvet yok, ikinci forvet yok ve sırtı dönük oynayabilen oyuncu yok. Duran toplarda rakibini ısıracak, kafa vurdurmayacak oyuncu sayısı az. Mariano ve Maicon yan yana oynamak için uygun değil. Serdar, Maicon ve Fernando hariç duran toplarda hava hakimiyeti olarak çok zayıf bir kadro var. Ayrıca bunlara bir de yan toplar konusunda zaafı olan kaleci eklendiği zaman bu sıkıntı daha da artıyor.

Alternatif olarak baktığımız zaman Belhanda’nın alternatifli yok. Belhanda ne kadar kötü oynarsa oynasın çıktığı zaman takımın iki bölge arasındaki bağlantı kurulamayacak şekilde kopuyor. Oynamadığı maçların şut verilerine baktığımız zaman bunu çok net bir şekilde görebiliyoruz.

Tüm oynamadığı maçları detaya inmeden sadece şutlar üzerinden inceleyelim. Galatasaray bu maça kadar oynadığı karşılaşmalarda rakip kaleye ortalama 14 şut atıyor bunların 6 tanesi kaleyi buluyordu. Bu şutların 9 tanesi ise ceza alanı içinden geliyordu.

 

  • İlk oynamadığı maç ligin ilk yarısındaki Trabzonspor karşılaşması aşağıda da görüldüğü gibi sadece 4 tane şut var bunların 3 tanesi kaleyi bulmuş ve bu şutların 3 tanesi ceza alanından gelmiş. Galatasaray ligde ilk yenilgisini aldı.

  • İkinci oynamadığı karşılaşma ise Kayserispor karşılaşması. Galatasaray’ın belki de Belhanda olmadan en etkili oyununu oynadı. Takımın 11 şutu var ve 5 tanesi kaleyi buldu. Eren’in ekstra performansı sonrasında ilk 20 dakikada 2 gol bulan Galatasaray maçı 3-1 kazandı.
  • Üçünçü karşılaşma ise ikinci yarının başında oyuna girdiği Osmanlıspor karşılaşması. İlk yarıda 2 tanesi kaleyi bulan 5 şutu olan Galatasaray ikinci yarıda Belhanda’nın oyuna girmesiyle birlikte rakip kaleye tam 17 tane şut gönderdi.

  • Belhanda, Sivasspor deplasmanında ise son 20 dakika oyuna girdi. Galatasaray ilk 75 dakikada rakip kaleye toplam 6 şut çekti fakat son 15 dakikada tam 7 şut çekti. Son 15 dakikada Eren’in golü gelse de bu maçı çevirmek için yeterli olmadı.

  • Belhanda, Kasımpaşa deplasmanında da kart cezası nedeniyle oynamadı. Galatasatay, bu karşılaşmada 15 şut çekti fakat bunların hemen hemen yarısı ceza alanı dışından geldi. Ceza alanından gelen şutların sayısını ise duran top pozisyonları artırdı. Maçta, birkaç pozisyon hariç Galatasaray’ın akan oyunda organize olmak konusunda zorluk yaşadığını gördük.
  • Gelelim Gençlerbirliği karşılaşmasına. 59. dakikada Belhanda çıktıktan sonra oyuna santrfor girmesine rağmen Galatasaray 60-75 dakikalar arasında rakip kaleye şut çekemedi. Son 15 dakikada ise 2 şut geldi. Belhanda belki de Galatasaray forması altında en kötü karşılaşmalarından birini oynadı fakat alternatifsiz olması onun her dakika sahada olmasını zorunlu hale getiriyor.

Futbolda artık her olasılığa göre nasıl bir reaksiyon verileceği maç öncesinden en ince ayrıntısına kadar planlanıyor. Doldur boşalt oyunu kapanan takımlara karşı işe yaramıyor. Bu yüzden son dakikaya kadar planlı bir şekilde oynamak gerekiyor. Takımlar ana plan işlemediği zaman genelde takımı komple değiştirmek yerine aynı stratejinin farklı bir versiyonu oynuyor. Mesela dün Manchester City-Liverpool karşılaşmasında bunu net bir şekilde gördük. Liverpool ilk yarıda, son dakikada gelen tek şut hariç ceza alanından şut çekemedi. Bunun üzerine Klopp ikinci yarıda Salah ve Firmino’nun yerini değiştirdi. Aynı stratejinin farklı bir versiyonunu oynayarak ikinci yarıda dışarıdan oyuncu eklemesi yapmadan 2 gol buldu ve turu aldı.

Fatih Terim ise yine benzer bir yöntemle ikinci yarının başında Feghouli ve Rodrigues’in yerlerini değiştirdi. Bu değişiklikle beraber sağ-sol dengesi kuruldu. İki taraf birden işlemeye başladı. Rodrigues, çizgi üzerinden topu daha etkili kullanmaya başladı. Galatasaray bu ilk 15 dakikalık bölümde maç içerisindeki en etkili en organize oyununu oynadı. Takım, Gomis’i ceza alanında 3-4 defa topla buluşturdu. Belhanda’nın Gomis’e indirdiği topla gole yaklaştı. Rodrigues çizgiyi etkili kullandı. Galatasaray, ceza alanına organize paslarla gelmeye başladı. Bu sistem 10 dakika daha devam etse gol gelebilirdi. Fakat Fatih Terim Belhanda ile Eren’i değiştirdi. Bu değişiklikten sonra Galatasaray 15 dakika boyunca rakip kaleye şut atamadı. Takımın üzerine inşa edildiği tüm sistem değişti. Oyun, şans oyununa döndü. Gelişigüzel ceza alanına atılan topların sayısı arttı fakat kapanan Gençlebirliği savunmasına karşı verimlilik dibe vurdu. Galatasaray ceza alanında sayı olarak arttı fakat o bölgeye topu verimli bir şekilde getirecek oyuncu sayısı azaldı.

Yukarıda Nagatomo’nun aşağıda ise Mariano’nun pas haritası var. Nagatomo’nun pas haritasına baktığımız zaman rakip yarı sahada neredeyse hiç bir etki göstermediğini çok net görüyoruz. Aşağıda Mariano’nun pas haritasına baktığımız zaman ise sürekli rakip yarı sahada olduğunu ve devamlı ceza alanını zorladığını görüyoruz. Nagatomo yana ve geriye garanti oynarken Mariano ise rakip sahada oynadığı için daha fazla hata yaptı daha fazla göze battı. Fakat şu maç özelinde Mariano’nun yapmaya çalıştığı şey Nagatomo’dan çok daha değerli. Bu kadar eleştiriyi hak etmiyor.

Gençlerbirliği bu galibiyetle ligde kalma adına önemli bir eşiği geçti. Galatasaray ise lider girdiği haftayı rakibinin 2 puan gerisinde kapattı. Şampiyonluk yarışında en zor fikstüre sahip takım Galatasaray. Zor maçlar oynayacak olmasına rağmen bu fikstürün belli bir avantajı da var. Bu avantaj şampiyonluk yolundaki rakipleriyle oynayacak olmasından kaynaklanıyor. Dolayısıyla herhangi bir rakibinin puan kaybını beklemesine gerek yok tüm ipler Galatasaray’ın elinde. Ayrıca bu önemli karşılaşmaların iç sahada olması da ayrı bir avantaj sağlıyor.