Geçtiğimiz haftayı lider kapatan Fenerbahçe, bu hafta Konyaspor’a konuk oldu. Fenerbahçe’nin yoğun fikstürü devam ediyordu. Austria Wien maçının ardından Sarı-Lacivertliler, ligin güçlü ekibi Konyaspor karşısında bu kez galibiyeti alamadı. Valencia’nın maçın erken dakikalarında yediği kırmızı kart Fenerbahçe’nin mağlup olmasındaki en büyük etkendi. Konyaspor’dan Adil Demirbağ 54. dakikada oyundan atılana dek Fenerbahçe 32 dakika 10 kişi mücadele etmek zorunda kaldı.
10’ar kişi kalmak takımlara ilginç bazı avantajlar da getirdi. Nitekim Konyaspor galibiyet golünü 10 kişi kaldıktan sonra buldu.
Maçı global iş ortağımız Metrica Sports’un geliştirmiş olduğu Play yazılımı ile birlikte analiz edeceğiz.
İlk 11’ler
Fenerbahçe’nin kadrosunda, geçtiğimiz hafta oynanan Adana Demirspor maçının kadrosuna göre sadece bir oyuncu değişmişti. Forvette Serdar Dursun yerine Rossi ilk 11 başladı. Bunun dışında Fenerbahçe’de hiçbir değişiklik yoktu. Jesus yine tercihini 3’lü dizilişten yana kullanmıştı. Yine de oyun yapısında ufak da olsa bazı değişiklikler vardı. Geçtiğimiz haftaki Adana Demirspor maçı yazısında, sık ve radikal sistem değişiklikleri yapmanın Fenerbahçe için hem avantaj hem de dezavantaj olabileceğinden bahsetmiştik. Konyaspor maçı, her ne kadar kırmızı kart taktiksel dengeyi bozsa da, sistem değişikliğinin Fenerbahçe için dezavantaj olduğu bir maç oldu.
Kırmızı Karttan Önce
Valencia’nın kırmızı kartı maçın seyrini elbette Fenerbahçe açısından olumsuz etkiledi. Yine de Fenerbahçe’nin kırmızı karta kadar da iyi bir görüntü sergilediğini söyleyemeyiz. Sistem değişikliğinin, sisteme uygun olmayan tipte oyuncuların oynamasının ve farklı sistemin dinamiklerinin tam işlememesi sahada net bir şekilde belli oluyordu.
Fenerbahçe’nin Konyaspor maçındaki ön alan presinde, bazı değişiklikler vardı. Fenerbahçe, Konyaspor karşısına Adana Demirspor maçı kadrosunun neredeyse aynısıyla çıksa da ön alan presi yine değişmişti. Konyasporlu oyuncular topu oyuna sokarken Fenerbahçe 3-4-1-2 şeklinde 1’e 1 markaj odaklı bir savunma yapıyordu. Özellikle rakip 6 numaraya yapılan markajla Konyaspor’un merkezden oyun kurması engellenmek istendi.
Konyaspor, Fenerbahçe’nin ön alandaki markajlarını aştığında ise Fenerbahçeli oyuncular 3-4-2-1 şeklinde, bu kez alan odaklı bir savunma yaptılar.
Fakat Fenerbahçe’nin ön hattı bu 1’e 1 markajlara alışık olmadığı için rakip eşleşmelerinde sürekli problem yaşandı. Aynı zamanda pres zamanlamaları da sık sık gecikti. Yukarıdaki pozisyonda Valencia ve Zajc’ın rakip eşleşmeleri konusunda uyuşamadığını görüyoruz. Konyaspor 2 pasla Fenerbahçe yarı sahasına geçiyor.
Ön alan presinden istediği sonucu alamayan Fenerbahçe rakibini sık sık orta blokta karşıladı. Orta blokta Sarı-Lacivertliler rakiplerini “alan odaklı 5-3-2” savunma ile karşılıyorlardı.
Fenerbahçe’nin 5-3-2’sindeki orta 3’lü sahayı enlemesine kontrol etmekte zorlandı. Konyaspor’un hücum planı Fenerbahçe’nin orta 3’lüsünü manipüle etmek üzerineydi. Kenarlardan oyun kuran Konyaspor’da topa uzak tarafta bulunan bek oyuncusu, iç koridorda pozisyon alıyordu. Böylece Konyaspor oyunun yönünü rahatlıkla değiştirip Fenerbahçe savunmasının dengesini bozabiliyordu. Buna benzer bir planı geçtiğimiz sezon Pereira’nın Fenerbahçe’sine karşı, Önder Karaveli’nin de yaptığını görmüştük.
Fenerbahçe’nin hücumda, geçen hafta olduğu gibi, Kutu Orta Saha konseptini kullandığını gördük. Top Fenerbahçe’deyken Zajc-Arao çift pivot oluyor, Rossi ve Emre Mor forvet arkasında kalıyorlardı. Lincoln ve Ferdi ise çizgide genişliği sağlıyorlardı. Böylece Fenerbahçe 3-2-5 ile sahaya yayılıyordu. Bu taktik konsepti geçtiğimiz sezon Pereira yönetiminde de sık sık görmüştük.
Pereira yönetimindeki Fenerbahçe’nin hücum yerleşiminde forvet arkası oyuncularının en az birisi oyun kurucu özelliklere sahip bir oyuncu oluyordu (Örn: Mesut Özil, İrfan Can, Zajc). Fakat Jesus’un Konyaspor karşısındaki ilk 11’inde forvet arkasına, kanat menşeli oyuncular seçtiğini gördük.
Konyaspor, Fenerbahçe’nin uzun toplarından sakınmak için savunma hattını biraz daha derinde konumlandırdı. Böylece hatlar arasında sık sık boşluk verdi. Fakat Fenerbahçe’nin hatların arasındaki oyuncuları, bu boşlukları değerlendiremediler. Örneğin yukarıdaki pozisyonda Emre Mor’un hatların arasında konumlandığını görüyoruz. Emre’nin topu alış pozisyonu yanlış. Yüzü tamamen kendi sahasına dönük. Bu nedenle Emre topu alıp dönemiyor çünkü eğer topla dönmeye çalışırsa direkt olarak baskı yiyecek. Topu doğru vücut pozisyonuyla almadığı için, çizgide boşta bulunan Ferdi’ye de dönemiyor. Emre’nin yaşadığı problemleri Rossi de yaşadı. İki oyuncu da top alma konusunda mahir isimler değildi.
Yine Pereira’nın Kutu Orta Sahası ile karşılaştırma yaparsak, Pereira’nın takımının oyunu daha akışkan oynadığını söyleyebiliriz. Geçtiğimiz sezon Fenerbahçe’nin stoperleri oyuna daha fazla katılım sağlıyordu. Böylece Fenerbahçe geride 3’lü bir hat oluşturmak için ileriden eksilse de oyun içi dinamiklerle bu eksilmeyi telafi edebiliyordu. Fakat Jesus’un sistemlerinin akışkan bir yapıda olduğunu söyleyemeyiz.
Fenerbahçe’nin 3’lü hattındaki stoperleri oyuna neredeyse hiç katılmadı. Haliyle Fenerbahçe sadece hücum hattından bir oyuncu eksilerek, hücum opsiyonlarını zayıflatmış oldu. Örneğin yukarıdaki pozisyonda Lemos, oyuna katılmak için biraz daha önde pozisyon alsa Ferdi’nin üzerindeki pres azalabilir. Fakat Lemos hücuma katılmadığı için Ferdi iki rakibinin presine maruz kalıyor. Bu nedenle hem Szalai’nin uzun top atabileceği alan azalıyor hem de Ferdi’nin topu kontrol edebileceği alan küçülüyor.
Kırmızı Karttan Sonra
Jesus’un ikinci yarının başında yaptığı ilk değişiklik sağ kanadı tamamen değiştirmek oldu. Kanat menşeli Emre Mor yerine oyuna; hatlar arasında rahat topla buluşabilen, oyun kurucu kökenli İrfan Can girdi. Ferdi sol beke geçerken, sağ beke ise savunmanın arkasına hızlı koşular atabilen Osayi-Samuel girdi. Böylece Jesus, İrfan’ı içe yaklaştırıp Osayi-Samuel’e alan açmaya çalıştı.
Nitekim bu çaba sonuç da verdi. 54. dakikadaki taç atışında İrfan içe yaklaştı. Konyaspor’un sol stoper oyuncusu Adil, öncelikle İrfan Can’a odaklandı. Bu nedenle çizgide Osayi-Samuel’e açılan alanda müdahale etmek için gecikti. Savunma arkasına koşan Osayi-Samuel, rakibine ikinci sarı kartı aldırdı ve Konyaspor da 10 kişi kaldı.
Valencia’nın kırmızı kartında sonra Fenerbahçe, Konyaspor 10 kişi kalana kadar, savunmada 4-4-1 şeklinde alan odaklı savunma yapmaya çalıştı. Bu savunma şekli Konyaspor’un oyun yönünü değiştirmesini biraz daha zorlaştırdı. Çünkü artık merkezi kontrol eden 3 değil 4 oyuncu bulunuyordu. Bu nedenle Fenerbahçe orta sahası sahayı enlemesine daha rahat kontrol edebiliyordu. Yani bir manada kırmızı kart Fenerbahçe’nin işine yaradı.
Maçtaki iki kırmızı kart arasında sürekli olarak Fenerbahçe savunmasını aşmaya çalışan ama bu konuda bir türlü başarılı olamayan bir Konyaspor izledik.
Konyaspor 10 kişi kaldıktan sonra ise Fenerbahçe ön alanda biraz daha kalabalık pres yapmaya çalıştı. Ön alan presinde Serdar’ın yanına orta sahadan bir oyuncu daha ekleniyor böylece Fenerbahçe rakibine 4-3-2 şeklinde alan odaklı bir pres yapıyordu.
Fakat bu kez Fenerbahçe merkezi yine 3 oyuncu ile savunmak zorunda kaldı. Bu da Konyaspor’un planlarının tekrar işlemesini sağladı. 65. dakikada Fenerbahçe ön alanda 4-3-2 şeklinde pres yaparken, Konyaspor bu ön alan presini aştı ve 2. bölgeye geçti. Orta blokta pres yapmaya çalışan Fenerbahçeli oyuncular dengesiz yakalandılar. Fenerbahçe orta blokta 4-4-1 yapısına dönmeye çalışırken, Konyasporlu oyuncular bek oyuncularının konumları sayesinde oyunun yönünü iki kere değiştirdiler ve Fenerbahçe savunmasının dengesini bozarak golü buldular. Yani ilginç bir şekilde 10 kişi kalmak Konyaspor’un da işine yaradı.
Kaynak: Maçkolik
Sizler de dilerseniz Play analiz programını ücretsiz olarak aşağıdaki görsele tıklayarak indirebilirsiniz.