Daha önce “Futbolun yeni trendi: Ön alan baskısı” yazımızda ön alan baskısının her takıma nasıl sirayet ettiğini ve bu bakının çeşitlemelerini incelemiştik. Bu yazımızda ise veriler ışığında yükselen ön alan baskı oyununa karşı gelişen anti tezleri ve bunun yarattığı baskı değişimini mercek altına alacağız.
Futbol tarihine geniş bir açıdan baktığımız zaman taktiksel değişimlerin Kondratieff dalgalar ile belli tez ve anti tezler fikir çatışmaları ile tayin edildiğini görebiliriz. Bu dalgalanmaları önümüzdeki günlerde daha detaylı inceleyeceğimiz bir yazı olacak. Şimdilik 2000’ler sonrasına kabaca göz attığımız zaman Jose Mourinho’nun bu devrin ilk yarısında getirdiği antrenman teknikleri, fizik kapasitesi ve kompakt oyunuyla Avrupa futboluna yön verdiğini söyleyebiliriz. Devamında ise 2000’lerin ikinci yarısında Guardiola’nın Barcelona ile izlettiği “Tiki-Taka” futbolu bu katı yapıya karşı teknik yolla varılan anti tezi dünya tarihinin en güçlü takımlarından birini karşımıza çıkardı. 2010’larda ise Guardiola’nın temsilcisi olduğu total futbol ve topa sahip olma oyununa karşı başka bir tez oluşacaktı: Alman ekolü. Guardiola topa sahip olma oyunu ile Jose Mourinho ekolüne karşı derin blok savunmalarında sınavlar verirken artık karşısında cesurca ön alanda baskı uygulayan takımlara karşı pas yapmak zorunda kaldı. Almanlar, teknik ve yüksek atletizmi birlikte kullanıp çok dominant pres oyunları izletmeye başladılar. 2011-2012 senesinde Chelsea’ye penaltılarda kaybeden Bayern bir sonraki sene Jupp Heynckes ile mutlu sona ulaştı. Bunu yaparken finaldeki rakibi Klopp’un Gegenpress canavarı Dortmund’u olurken bu iki takım yarı finalde Jose Mourinho ve Pep’in favori takımlarını sürklase ederek turnuva dışına itmişti.
Bu sezondan sonra Guardiola, Bayern’in başına geçerken bu ekole karşı en yakından savaş verecekti. Burada geçirdiği 3 sezonda da şampiyon olmayı başaran İspanyol hoca oyununda da ciddi değişimler yapacaktı. Şampiyonluk kaybetmese de bire bir karşılaşmalarda Klopp’a karşı güç durumlara düşen Katalan çalıştırıcı rakibi hakkında “O ve takımı, benim daha iyi bir teknik direktör olmama yardım etti. O, düşünmem ve kendimi kanıtlamam için beni başka bir seviyeye çıkardı.” açıklamalarında bulundu. Gerçekten de bu iki farklı futbol ekolü birbiri ile çarpıştıkça değişime uğradı ve günümüzde birbirine daha yakın bir yapıya sahip oldu.
Geriden oyun kurmanın artan önemi
2010’ların ilk yarısında ayyuka çıkan ön alan baskı futbolu teknik adamları farklı çözümler aramaya götürdü. Bu anlayış ile geriden pas ile oyun kurma konusu önem kazanırken De Zerbi, Sarriball gibi yeni anlayışlar rakiplerin ön alan baskısını kendi silahlarına dönüştürmeyi tercih etti.
Understats.com adresinden alınan datalar incelendiğinde neredeyse tüm liglerde PPDA değerlerinde artış gözlenmiştir. PPDA değerini açmamız gerekirse bir takımın rakibine kendi alanında yaptırmaya müsaade ettiği pas zinciri olarak açıklayabiliriz. Bu veri takımların pres gücü konusunda bize ipucu verirken kısa vadeli düşünüldüğünde yanıltıcı da olabilir. Bunun nedeni geri pas yapmayı tercih etmeyen takımların baskı olmasa da daha az pas yapması bu değeri düşük gösterebilir. Ancak sezon bazında baktığımız için yukarıdaki grafik bize 2014-2019 arasındaki değişen ön alan baskı yoğunluğunu gösteriyor. 6 ligin tamamında PPDA değerlerindeki artış ön alanda yapılan baskının şiddetinin gün geçtikçe azaldığını yada geride oyun kurma girişimlerinin daha çok başarılı olmaya başladığını bize açıkça gösteriyor.
Geriden oyun kurma konusunda Rafafel Benitez: “Her şeyden önce kurallar değişti. Kalecileri etkileyen kurallar oyunu da değiştirdi. Futbol tarihine baktığımızda geçtiğimiz dönemlerde topa en az sahip olan oyuncuların kaleciler ve stoperler olduğunu görürüz ama artık bu durum değişti. Artık geriden oyun kurmak zorundasınız ve topla en fazla oynayan oyuncular kaleciler ve stoperler. Geriden oyun kurarken kulüplere milyonlarca zarar veren inanılmaz hatalar görüyorsunuz ve hepsi de geriden oyun kurmak moda olduğu için. Tecrübe ve analiz size ne zaman geriden oyun kurmanız gerektiğini, ne zaman pres yapıp beklemeniz gerektiğini değerlendirmenizi sağlar. Esas önemli olan faktör elinizdeki oyuncuları tanımaktır. Hangi oyuncularınızı nasıl kullanacağınızı bilmeniz gerekir.” açıklamalarında bulundu.
Tecrübeli teknik adam geriden oyun kurmanın zaman zaman abartıldığından yakınsa da artık geriden oyun kurmanın zorunlu olduğunu ve bu anlamda stoperler ve kalecilerin çok daha önem kazandığından bahsediyor. Kaleciler bu baskı oyunundan ötürü artık oyun kurulumuna katılan farklı bir noktaya evrildi. Kaleci antrenörü Jürgen Macho kalecilerin yeni rolleri hakkında “Modern kaleciler artık oyuna daha fazla katılıyor. Maç sırasında büyük rol oynuyorlar. Kaleciler artık taktiklere entegre edilmiş durumdalar. Teknik olarak, topla oynayabilmeniz gerekir ve bu futbolun gittiği yöndür. Ayrıca daha zinde olmalısınız. Benim için bir kalecinin kurtarışlar konusunda hâlâ iyi olması gerekiyor. İlk önce kalene gelen şutları kurtarman gerekiyor. Bu kısım asla değişmeyecek. Ama artık iki şeyi de yapmanız lâzım.” ifadelerinde bulundu. Yine eski stoper, yeni teknik adam Jaap Stam “Kaleci, benim oyun tarzımın içinde çok önemli, yıllar önce sadece kaleyi savunup, topu rastgele ileriye göndermek için kullanıldılar, ancak şimdi oyun kurmaları ve doğru pas tercihlerini bulmaları gerekiyor.” diyerek değişen savunmacı ve kaleci rolleri hakkında fikrini beyan etti.
https://twitter.com/GianniButtice/status/1455121426902626307
Yukarıda Conte’nin Inter’inin Barcelona deplasmanındaki meşhur geriden oyun kurma sekansını görüyoruz. Değişen oyun kuralları ile aut atışlarında savunma oyuncularının ceza sahası içine girmesi geriden oyun kurma konusunda takımlara katkıda bulundu. Yukarıdaki örnekte olduğu gibi takımlar, rakiplerin ön alanda yaptıkları çok adamlı baskıyı soğukkanlı paslar ile aşıp savunmayı geride korumasız yakalayabildi. Geriden oyun kurma trendi ile artık pas kalitesi olan savunmacılar ve kaleciler daha çok tercih edilmeye başladı. Buna ek olarak bazı takımlar üçlü savunma yapıları ve kaleciyi oyuna dahiliyle geride daha fazla pas opsiyonu sağlamayı tercih etti. Maurizio Sarri, Chelsea’nin teknik patronu olduğu dönemde bir karşılaşmadan sonra “Üçlü savunma yapan takımlara karşı pres oyunumuzu kuvvetlendirmemiz lazım. Oyunumuz bu anlamda yeterli değildi.” açıklamasında bulundu. Bu durum zamanla üçlü savunma yapısını yada oyun kurulumunda geri hattın üçlenmesi durumunu hızla kıtada yaygınlaştırdı.
2010’ların ilk yarısında artan ön alan baskısı yukarıda bahsettiğimiz gibi Avrupa futbolunu güçlü bir geriden oyun kurma trendine sürükledi. Artık geriden oyun kurma konusunda ciddi çalışma yapan takımlar ön alan baskısı yapan takımları geride bıraktıkları boşluklar sayesinde cezalandırmayı başarmaya başladı. Bu sabırlı pas kombinasyonları sonrasında ya da dikine tiki taka denilen progresif pas kombinasyonları sonrası baskı hatlarının kırılmasına ve savunmada az adamla yakalanmaya sebebiyet verdi. Bu nedenle hem Pep’in ön alan baskısı, hem de Klopp’un ön alan baskısı daha kontrollü orta blok baskısı haline evrilmeye başladı.
Yukarıdaki grafikte 2014 – 2019 yılları arasında İngiltere Premier Ligi’ndeki PPDA ve OPPDA değer grafiklerindeki değişimi görüyoruz. OPPDA ise PPDA değerinin tam tersi olarak bir takımın kendi yarı alanındaki yapabildiği pas zinciri ortalaması olarak açıklayabiliriz. Bu grafikte 5 yıl içinde takımların PPDA ve OPPDA değerlerinin arttığını görüyoruz. Yukarıda bahsettiğimiz Pep ve Klopp’un takımlarının hemen hemen PPDA değerlerinde fazla değişim olmazken OPPDA değerlerinin arttığını yani geriden oyun kurarken daha fazla isabetli pas yaptıklarını görüyoruz.
Bu görselde ise Serie A’nın PPDA / OPPDA grafiğini görüyoruz. Burada da takımların OPPDA ve PPDA değerlerindeki artış net şekilde gözlenirken ligin önemli ekiplerindeki değişim daha net gözüküyor. Inter baskı gücü 2014’te çok daha yüksekken 2019’da PPDA değerleri 10’a yaklaşmış ve geriden oyun kurma gücü çok daha artmış gözüküyor. Juventus, Lazio ve Roma’da da pozitif yönlü gelişim gözlenirken Napoli’nin değişimi çok daha net şekilde göze çarmış durumda. Napoli’nin PPDA değeri 4’den fazla artış gösterirken geriden oyun kurma konusunda da çok yol kat ettiği görülüyor.
PPDA konusunda en düşük rakamlara sahip lig sanılanın aksine açık ara La Liga. Bunda zirve takımların dışındaki bir çok takımın tamamen baskı oyununa odaklanması ve geriden oyun kurma konusunda uzun pas tercih etmesinin sonucu. Yukarıda da diğer liglerdeki gibi çoğu takımda PPDA ve OPPDA değerlerinde artış görülüyor. Getafe’deki ön alan baskı artışı ise açıkça göze batıyor. Bu da 2016’da takımın başına geçen Pepe Bordalas’ın alametifarikası diyebiliriz. Getafe’deki 4-4-2’si ve uyguladığı yoğun baskı oyunu onu şu anki takımı Valencia’ya taşıdı. Getafe’de oynattığı ön alan baskı oyununun etkisi de yukarıdaki grafiğe net şekilde yansımış durumda.
Bu yazımda 2010’lardan sonra yükselen baskı oyununun yarattığı pas oyunu etkisini understat.com adresinden aldığımız veriler ışığında inceledik. Yükselen baskı oyunu takımları geriden oyun kurma konusunda daha çok çalışmaya ve rakibin baskısını silah olarak kullanmaya itti. Türkiye’de de, De Zerbi’nin okulundan çıkmış Francesco Farioli ve Çağdaş Atan gibi bu konuda ileri seviye futbol oynatan teknik adamlar sükse yaptı. Alman okulu ile gelen yüksek baskı oyunu zamanla kendi tezini üretti ve günümüzde iki ekolün temsilcileri de hem geriden oyun kurma konusunda daha çok mesai harcarken ön alan baskı konusu artık her takımın uyguladığı bir savunma silahı olmaya başladı. Önümüzdeki yıllarda futbolda gelecek inovatif çözümleri ve yaratacağı yeni Kondratieff dalgaları izleyerek göreceğiz.
“Futbolun yeni trendi: Ön alan baskısı” yazıma buradan ulaşabilirsiniz.
Verilerle ilgili yaptığım çalışmadan kullandığım kodlara buradan ulaşabilirsiniz.