Vitor Pereira ile yollarını ayıran Fenerbahçe, ligin ikinci yarısı başlamasına rağmen henüz yeni bir teknik direktör bulamadı. İkinci yarının ilk maçı olan Adana Demirspor maçına da Zeki Murat Göle yönetiminde çıkan Fenerbahçe’nin yeni teknik direktörünün kim olacağı ile ilgili spekülasyonlar da sürüyor. Gelecek olan yeni teknik direktörü de zorlu süreçler bekliyor. Zira Fenerbahçe ligde neredeyse havlu atmış durumda. Konferans Ligi için de Fenerbahçeli futbolseverlerin büyük beklentileri yok. Gelecek olan yeni teknik direktörün tek kupa hedefi Türkiye Kupası olacak gibi görünüyor.
Taraftar yeni teknik direktörden yarışmacı bir takımın yanı sıra, baskın bir oyun da bekliyor. Yani gelecek olan teknik adamın Fenerbahçe için yeni bir oyun modeli de oluşturması gerekiyor. Üstelik bu oyun modelini uygulayabileceği uzun bir arası da olmayacak.
Peki Fenerbahçe’de futbolcuların daha çabuk uyum sağlayabileceği bir oyun modeli var mı? Eğer varsa bu oyun modeli hangisi?
Pereira döneminde yaptığım gözlemlerden yola çıkarak bu sorulara cevap vermeye çalışacağım. Amacım haddimi aşarak bir teknik adama yol göstermek değil. Sadece izlediklerimiz eşliğinde ve bir çerçeve sınırında fikirler sunmaya çalışacağım. Cevaplar için de Futbol Akademi Scouting (FAS)‘in verilerinden ve global iş ortağımız Metrica Sports’un geliştirmiş olduğu Play yazılımından destek alacağım.
Veriler, beklentiler ve sınırlar
Öncelikle şunu söylemek gerekir: Bir takıma uygun, çok sayıda oyun modeli olabilir. Yeni gelecek teknik direktörün benimsediği tarz doğrultusunda birçok farklı oyun ortaya çıkabilir. Bu oyunların hepsinin başarılı olma şansı da var. Hatta Pereira’nın benimsediği oyun modeliyle başka bir teknik direktörün de başarılı olma ihtimali var. Çünkü futbolda başarı taktik ile beraber çok sayıda değişkeni içinde barındıran kompleks bir konu, aynı hayat gibi. Yine de bazı sınırlar çizebileceğimizi düşünüyorum. Çünkü oyuncuların özellikleri, camianın kültürü, kulübün şu anki durumu vb. faktörler oluşturulacak oyun modelini normal olarak sınırlayacaktır.
Futbol Akademi Scouting (FAS)‘ten Sezer Unar, veriler eşliğinde Süper Lig takımlarının oyun stillerini sınıflandırdı. Fenerbahçe bu sınıflandırmada yüksek pres ve oyun kurulumu ile hücum yapan takımlar arasında. Bu takımlar arasında lider Trabzonspor ve Beşiktaş da var. Fenerbahçe pres metriklerinde Trabzonspor’dan daha önde görünüyor. Bu sezon ligde önemli işler yapan Konyaspor ise 1. bölgede savunma ve direkt atak ile bu skalanın tam tersinde bulunuyor. Tablodan hareketle oyun stilinin Süper Lig’deki başarıyı doğrudan etkilemediğini söyleyebiliriz.
Sezer Unar’ın Süper Lig takımlarının gollerini nasıl bulduğunu açıklayan bir diğer çalışmasında Fenerbahçe’nin gollerinin önemli çoğunluğunun yerleşik hücumlardan geldiğini görüyoruz. Fenerbahçe’nin set hücumlarında çok önemli işler yapabilecek Mesut Özil, İrfan Can Kahveci, Jose Sosa, Pelkas gibi yetenekli ayakları var. Fakat Pereira’nın takıma kazandırdığı rotasyon ve hareket kombinasyonlarının da set hücumlarındaki gollere etkisi büyük. Fenerbahçe’nin yeni teknik direktörünün takımın bu keskin yönünün üstüne gitmesi faydalı olabilir.
Öte yandan Fenerbahçe’nin duran top gollerinin az sayıda olması da dikkat çekiyor. Duran toplar da yeni teknik direktörün üzerine düşünmesi gereken başka bir konu olabilir.
Süper Lig takımlarının yedikleri gollerin dağılımını incelediğimizde Fenerbahçe’nin yediği kontratak golleri dikkat çekiyor. Ayrıca yenilen kontratak golü sayısıyla takımların ligdeki başarıları arasında ilginç bir ilişki göze çarpıyor. Ligin ilk sıralarındaki Trabzonspor, Konyaspor ve Başakşehir’in yediği kontratak golü sayısı sadece 1. Oldukça kötü sezonlar geçiren Fenerbahçe, Galatasaray ve Beşiktaş’ın yediği kontratak golü sayısı ise oldukça fazla. Nitekim lider Trabzonspor’un teknik direktörü Abdullah Avcı’nın savunma geçişlerine ne kadar önem verdiğini çok iyi biliyoruz.
Savunma geçişleri Fenerbahçe’nin yeni teknik direktörünün de ilk odaklanması gereken konulardan biri olacak gibi görünüyor.
Kulüp kültürü ve taraftar
Taktik ve oyun modeli geliştirmenin ilk amacı maç kazanmak olsa da bu oyunun taraftar için oynandığını unutmamak gerekir. Ayrıca, oyunun psikolojik yönlerini de düşündüğümüzde, taraftarın desteklemediği bir kazanan oyun modeli üretmek pek mümkün değil.
Fenerbahçe taraftarlarının bir oyun modelinden ilk talebi ‘presli’ bir oyun olacaktır. Bu nedenle çok fazla orta blok presine odaklanan bir savunma planı, başarılı olması durumunda bile, taraftar tarafından benimsenmeyebilir. Ayrıca bir büyük takım taraftarı olarak Fenerbahçe taraftarı topla oynayan tarafın kendi takımları olmasını isteyecektir. Bu nedenle yeni gelen teknik direktörün, tamamen topa sahip olma oyununa odaklanmış bir teknik direktör olmasa bile, bu oyunun dinamiklerine hakim olması Fenerbahçe için daha iyi olabilir.
Hücum ve savunma geçişleri
Fenerbahçe ligin ilk yarısında hücumda, kendi düzenini bozmadığı sürece, pozisyona girmekte zorlanmayan fakat pozisyonları sonuçlandırmakta zorlanan bir görüntü çizdi. Özellikle topu 3. bölgeye rahat taşıyan Fenerbahçe, 3. bölgede istediğini elde edemedi. Topu ileriye kanatlardan taşımayı tercih eden Fenerbahçe yukarıdaki tabloya göre özellikle sağ kanattan rakip bölgeye daha rahat ulaştı.
Fenerbahçe sezonun ilk yarısında kutu orta saha konseptini kullandı. Bu konsept Fenerbahçe’nin topu hücum bölgesine kanatlardan taşımasında önemli bir rol oynadı. Fenerbahçe’nin yeni oyun planında da bu konseptten faydalanılabilir. Bu da Fenerbahçe’nin oyun kurulumunda yine 3’lü yapıya dönüp, hücumda 3-2-5 şeklinde dizilmesi anlamına geliyor.
Fakat top 3. bölgeye geçtiğinde Fenerbahçe’nin 3-2-5 yapısı savunma geçişlerinde sorun oldu. Fenerbahçe’nin merkez orta saha rotasyonunun Gustavo, Zajc, Meyer, Sosa gibi çok hızlı olmayan ve çabuk reaksiyon veremeyen oyunculardan oluşması Fenerbahçe’yi savunma geçişlerinde daha fazla zorladı. Bu nedenle top 3. bölgeye geçtiğinde Fenerbahçe’nin 2-3-5 şeklinde dizilmesi kontratakları savunurken daha faydalı olabilir.
Fenerbahçe oyun yönü değişimleriyle çok fazla pozisyon buldu. Fenerbahçe’nin sezon başında çok iyi kullandığı bu ani oyun yönü değişimleri daha da keskinleşebilir. Böylece Fenerbahçe orta blokta savunma yapan rakiplerine karşı daha rahat pozisyon bulabilir.
Savunma ve hücum geçişleri
Ligin ilk yarısında Fenerbahçe’nin, hücum organizasyonlarının aksine, savunma organizasyonunda eksikler daha fazlaydı. Yeni teknik direktör muhtemelen savunma organizasyonunun üstüne daha fazla düşecektir.
Yukarıda bahsettiğim gibi Fenerbahçe taraftarının yeni teknik direktörden ön alan baskısı talep etmesi muhtemel. Yeni teknik direktörün nasıl bir ön alan baskısı planlayacağı ise oldukça önemli. Örneğin yeni teknik direktör, geçtiğimiz sezon Beşiktaş’ın yaptığı, birebir presle ön alan baskısı yapmak isterse bu baskıdan istediğini alamayabilir. Çünkü Fenerbahçe sezonun ilk yarısında 5-2-3 (3-4-3) ile merkezi kapatan ve daha çok alan odaklı pres yapan bir takımdı. Fenerbahçe, Pereira’nın istediği savunma prensipleriyle kötü bir pres yapmıyordu. Fakat oyuncu grubu tam olarak 5-2-3 ile pres yapmaya uygun değildi.
Fenerbahçe’nin merkez orta saha rotasyonunun yavaş reaksiyon veren oyunculardan oluştuğundan yukarıda bahsetmiştim. Bu yavaşlık savunmada da Fenerbahçe için sorunlar oluşturabiliyordu. Çünkü Fenerbahçe’nin savunma organizasyonunda merkez 2’li tüm sahayı kapatmak zorundaydı. Rakip takımlar oyun yönünü değiştirdiğinde savunmada açıklar verebiliyordu.
Örneğin yukarıdaki pozisyonda Başakşehir takımı oyunun yönünü değiştiriyor. Top Visca’ya geldiğinde Şener bindirme yaparak Ferdi’yi ikilemde bırakıyor. Gustavo ise o bölgeye çok geç ulaşıyor. Böylece Visca’ya topla oynayabileceği alan ve zaman oluşuyor. Visca da topu Okaka ile buluşturuyor ve Başakşehir öne geçiyor.
Vitor Pereira, Galatasaray maçında takımını sahaya 4-3-3 dizilişiyle sürmüştü. Rakibini 4-3-3 ile karşılayan Fenerbahçe savunmada uyguladığı ana prensipleri değiştirmemişti. Yine dar bir şekilde merkezi kapatan Fenerbahçe, kaptığı toplarla hızlıca kontratak yapabiliyordu. Merkezde 3 oyuncu olunca, merkez orta saha rotasyonunun yavaşlığı da sorun oluşturmuyordu.
Model
Bana göre Fenerbahçe için en ideal oyun modelinde:
-Oyun kurulumu 3-2-5 dizilimiyle başlamalı ve kutu orta saha konsepti kullanılmalı
-Hücumlar yine kenarlardan olgunlaşmalı ve ani oyun yönü değişimleri hedeflenmeli
-Top 3. bölgeye geçtiğinde takım 2-3-5’e dönerek rakip kontrataklara önlem almalı
-Savunmada Fenerbahçe rakibini dar bir 4-3-3 ile merkezi kapatarak ön alan presi yapmalı.
Bu model, İtalya Milli Takımı’nın oynadığı düzene benziyor. Bu düzende Ferdi sağ bekten ziyade, Chiesa’nın oynadığı gibi, 4-3-3’ün ön 3’lüsünde oynamalı ve sağ çizgide oyunu genişleten oyuncu olmalı. Sağ bek olarak ise Tisserand’ın oynaması en mantıklı seçenek gibi görünüyor.
Sonuç
Pereira sezonun ilk yarısında taktiksel anlamda tamamen başarısız değildi. Aksine bana göre başarılı olduğu çok fazla konu vardı. Bu nedenle bu yazıda oluşan oyun modeli, Pereira’nın oynattığı oyunu çok fazla değiştiren bir model değil.
Oluşan oyun modeli yazının başında da bahsettiğim gibi sadece bir fikir. Fenerbahçe bambaşka bir oyun modeliyle de başarılı olabilir. Yeni teknik direktör Fenerbahçe’yi benim sınır ve kısıtlama olarak bahsettiğim detayları tolere edebilecek dinamiklerle oynatabilir. Ama Fenerbahçe’nin ihtiyacı olan, başarıdan başarıya koşturacak mucizevi bir oyun planı değil; bir oyun planına verilecek mucizevi bir destek ve mucizevi bir sabır.
Sizler de dilerseniz Play analiz programını ücretsiz olarak aşağıdaki görsele tıklayarak indirebilirsiniz.