Dünya Kupası başlamadan önceki son maçlarda Fenerbahçe sahasında Giresunspor’u ağırladı. Her ne kadar çok eksik oyuncusu olsa da Fenerbahçe’nin, Giresunspor karşısında galibiyet almasına kesin gözüyle bakılıyordu. Fakat Giresunspor yine beklenmeyen bir galibiyet almayı başardı. Fenerbahçe için maçın senaryosu geçtiğimiz hafta oynanan Sivasspor maçına benzer bir şekilde ilerliyordu. Yine bir forvetinin kırmızı kart görmesi sonucu Fenerbahçe 10 kişi kaldı. Fakat bu kez Sarı-Lacivertliler üstünlüğünü koruyamadı ve 1-0 öne geçtiği maçı kaybetti.
Maçı global iş ortağımız Metrica Sports’un geliştirmiş olduğu Play yazılımı ile birlikte analiz edeceğiz.
İlk 11’ler
Fenerbahçe’nin 11’inde yine rotasyonlar olsa da sürpriz bir kadro yoktu. Sahaya yine 4-1-3-2 şeklinde çıkan Fenerbahçe’nin savunma 4’lüsü Sivasspor maçındaki 4’lünün aynısıydı. Jesus, merkezde Crespo yerine Zajc’a görev vermişti. İleride cezalı Batshuayi ve sakat Joshua King’in yerine Joao Pedro bulunuyordu. Geçtiğimiz haftaya göre bir diğer değişiklik de sol kanattaydı. Emre Mor’un yerine bu kez Uruguaylı kanat oyuncusu Diego Rossi sahada yer aldı.
Kırmızı Karttan Önce
Her ne kadar kadro kalitesi çok yüksek olmasa da Giresunspor’un Fenerbahçe’yi zorlayabileceği tahmin ediliyordu. Çünkü Hakan Keleş’in takımı büyük maçlardaki disipliniyle rakiplerine sorun çıkartabilen bir takım. Nitekim Fenerbahçe de maçın ilk yarısında Giresunspor’a karşı zorlandı. Maçın ilk yarısında Fenerbahçe 0.96 xG üretebildi. Bu gol beklentisinin 0.7’sinin penaltıdan geldiği göz önüne alındığında Fenerbahçe’nin, ilk yarı boyunca gol beklentisi yüksek şut pozisyonları üretemediği söylenebilir.
Giresunspor, Fenerbahçe’yi orta blokta klasik bir alan savunmasıyla karşıladı. Rakibini 4-1-4-1 (4-5-1) şeklinde savunan Giresunspor’un savunmadaki kompaktlığı Fenerbahçe’yi oldukça zorladı. Giresunspor, mümkün olduğunca merkezi kapatıp Fenerbahçe’nin beklerinin topla oynamasına daha fazla izin verdi. Bu aşırı kompakt yapı karşısında Fenerbahçe, en büyük silahlarından biri olan uzun topları da yeterince kullanamadı. Çünkü savunma arkasındaki alan aşırı dardı.
Fenerbahçe’nin sezon başından beri en büyük gücü pres ve karşı presler. Pres sonucu kapılan toplarla atılan gol sayısında Fenerbahçe 6 golle açık ara lider. Bunun yanında Sarı-Lacivertliler geçişlerde de başarılı. Nitekim Fenerbahçe, Giresunspor karşısında da golü savunma geçişinde karşı presle kapılan topla buldu. Valencia’nın topu kaybetmesinin ardından Sarı-Lacivertli oyuncular hızlı bir şekilde karşı pres yaparak alan daralttılar. Zajc’ın kaptığı topu alan Ferdi, harika bir slalomla rakip ceza sahasına giderek takımına penaltıyı kazandırdı.
Pres ve geçişler konusunda başarılı bir görüntü çizen Fenerbahçe’nin toplu oyundaki sorunları ise devam ediyor. Sarı-Lacivertli takım sezonun başından beri toplu oyunda istenilen akışkanlığı elde edemedi. Bunda elbette Jesus’un kadro rotasyonlarının da etkisi var. Jesus’un kadro ve sistem rotasyonları Fenerbahçe’yi savunulması zor bir rakip haline getiriyor. Fakat sürekli olarak beraber oynayamayan futbolcuların saha içinde akışkanlığı yakalaması da zorlaşıyor.
Nitekim yukarıdaki pozisyonda bu durumu net olarak görebiliyoruz. 16. dakikada oyun kurulumunda Zajc geriye yaklaşıyor. Aynı anda İrfan Can rakip orta saha ve defans hattı arasına hareketleniyor. Normal şartlarda Zajc ile aynı anda Joao Pedro’nun da geriye yaklaşarak bağlantı sağlaması ve topu hatlar arasında boşa çıkan İrfan’a aktarması gerekiyor. Fakat Pedro geriye yaklaşmıyor, topu kötü kontrol eden Zajc da rakibe tehlikeli bir pozisyon hediye ediyor.
Topa sahip olma oyununda kullanılan en önemli araçlardan birinin 3. oyuncu konsepti (3rd man concept) olduğunu söyleyebiliriz. Bu konsepti kabaca pası atan oyuncudan (1. oyuncu) topu alan oyuncunun (2. oyuncu) bağlantı sağlayarak topu hatlar arasındaki boş oyuncuya (3. oyuncu) aktarması olarak tanımlayabiliriz. Yukarıdaki pozisyonda 1. oyuncunun Serdar Aziz, topu alan 2. oyuncunun ise İrfan Can olduğunu görüyoruz. İrfan Can’ın bağlantı olup topu aktarabileceği herhangi bir 3. oyuncu yok. Haliyle pası alan İrfan Can bu pozisyonda geri dönmek zorunda kalıyor.
Fenerbahçe’nin kadro rotasyonlarının, oyun içi akışkanlığı etkilediğinden bahsetmiştik. Yukarıdaki pozisyon bunun en net örneklerinden bir tanesi. Serdar’ın pasında topla yine İrfan Can buluşuyor. Topu bu kez Ferdi’ye aktaran İrfan yaptığı koşuyla alan boşaltıyor. Bu sırada Ferdi’nin koşusunun İrfan’ın koşusuyla senkronize olduğunu görüyoruz. Çünkü bu iki oyuncu sıklıkla bir arada oynuyorlar. Fakat İrfan’ın boşalttığı alana aynı anda Zajc, Valencia ve Pedro hareketleniyor. Normal şartlarda Zajc o bölgeye hareketlenirken Pedro’nun savunma arkasına koşu atması gerekiyor. Bu hareketlenme uyumsuzluğu nedeniyle Fenerbahçe basit bir top kaybı yaparak topu yine rakibine teslim ediyor.
Kırmızı Karttan Sonra
Geçtiğimiz hafta Fenerbahçe, Sivasspor karşısında 10 kişi kaldıktan sonra golü bulabilmiş ve maçı 1-0 kazanabilmişti. Fakat bu hafta Fenerbahçe’nin topla oynama konusunda daha başarılı bir rakibi vardı. Üstelik bu kez Fenerbahçe’nin rakibinin, devre arasında, 10 kişi kalmış Fenerbahçe’ye karşı yeni planlar üretme fırsatı da bulunuyordu. Giresunspor hem hücumda hem de savunmada Fenerbahçe’nin 10 kişi kalmasını sonuna kadar değerlendirdi.
İlk yarıda rakibini orta blokta alan savunması ile karşılayan Giresunspor ikinci yarının başında 1’e 1 ön alan presine geçti. Özellikle rakibe karşı 1 kişi fazla olunduğu da düşünüldüğünde Hakan Keleş’in bu planı oldukça mantıklıydı. Giresunspor maçın ikinci yarısında Fenerbahçe’ye yaptığı ön alan presiyle Fenerbahçe’nin savunmadan çıkışlarını ve topla oynamasını zorlaştırdı.
Fenerbahçe, geçtiğimiz hafta olduğu gibi, kırmızı karttan sonra pres dizilimini 4-1-3-1 şeklinde değiştirdi. Geçtiğimiz hafta Sivasspor, topla oynama konusunda yeterince başarılı değildi. Giresunspor, bu anlamda Sivasspor’dan daha başarılı bir performans gösterdi. Hakan Keleş’in öğrencileri sahanın merkezini kapatmaya çalışan Fenerbahçe’ye karşı sahayı oldukça geniş kullandı. Böylece Fenerbahçe savunmasını çizgiye çeken Giresunspor, sık sık oyun yönünü değiştirerek Fenerbahçe savunmasının dengesini bozmayı amaçladı.
Maçın ilerleyen dakikalarında hem Giresunspor’un topu iyi kullanması hem de Fenerbahçeli oyuncuların daha fazla yorulması nedeniyle, Fenerbahçeli oyuncular reaksiyon olarak Giresunspor’u daha geride karşılamaya başladı. Fakat bu durum Fenerbahçe’nin savunma 4’lüsünü zorlamaya başladı. Çünkü derinde yapılan savunmalarda çeviklik ve hamle gücünden ziyade pozisyon alma becerileri daha fazla öne çıkıyor. Fenerbahçe’nin savunma 4’lüsü ise bu konuda problemler yaşayabilen bir 4’lü.
Yukarıdaki pozisyonda Giresunspor’un attığı ilk golü görüyoruz. Bu pozisyon esnasında Fenerbahçe’nin savunma 4’lüsünü oluşturan isimleri inceleyelim:
Osayi-Samuel: Asıl mevkisi kanat olan Osayi, geçtiğimiz sezon bek olarak oynamaya başladı. Bek olarak oynadığı ilk maçlarda da 5’li savunmanın sağ bekiydi.
Szalai: Macar stoper, hamle konusunda çok başarılı olsa da derinde yapılan savunmada pozisyon alırken hata yapabiliyor. Örneğin Pereira, Kim Min Jae’ye savunmanın arkasını süpürme görevi verirken Szalai’ye daha fazla hamle görevi veriyordu.
Alioski: Kariyerindeki asıl çıkışını Bielsa’nın Leeds’inde gösteren Alioski, Leeds’te 1’e 1 pres yapılan ve alan savunmasının ikinci planda bırakıldığı bir savunma düzeninde oynuyordu. Keza Alioski milli takımında da genellikle 5’li savunmanın sol beki olarak görev aldı.
Serdar Aziz: Serdar Aziz’in hava toplarındaki ve hamlelerdeki başarısı hep biliniyordu. Fakat Serdar Aziz’in özellikle savunma çizgisini ayarlama ve derinde yapılan savunmadaki pozisyon alma problemleri de kariyeri boyunca dikkat çekti. Nitekim golde de ceza sahasına açılan ortada yanlış pozisyon aldığı için topu Sainz’ın önüne sektirdi ve Giresunspor golü buldu.
Kaynak: Maçkolik
Sizler de dilerseniz Play analiz programını ücretsiz olarak aşağıdaki görsele tıklayarak indirebilirsiniz.